Ontoloji, felsefenin varlık ile ilgilenen en temel alanı. Varlık sorularının ise en büyük ve en tartışmalı kısmı kuşkusuz ‘’Varlık var mıdır?’’ kısmıdır. Yüzyıllarca yaşaya idealistler, materyalistler, düalistler ve daha niceleri, varlık var mıdır sorusuna birbirinden oldukça farklı cevaplar verdiler. Varlık var mıdır sorusunun bir devamı ise eğer varsa bunu nasıl algılayabiliriz sorusu olduğundan dolayı, asında varlık var mıdır, kolayca cevaplanabilecek bir soru değildir. Devamında bir evrensel ya da yersel sistem kurulmasını gerektirir. Peki, bir şeye var demenin koşulları neler olabilir? Bu konu hakkında farklı felsefe akımlarının farklı görüşleri var. Bu görüşler birbiri ile zıt pek çok önerme dile getiriyor.
- Bir şeye var diyebilmemiz için o şeyi 5 duyu organından biri ya da birkaçı ile algılayabilmemiz yeterlidir. Bu o şeyin kesinlikle var olduğunu, ve var olduğunu bize gösterdiğini anlatır.
- Bir şeyin var olduğuna inanabilmemiz için duyu organlarına güvenmek oldukça yanlıştır. Çünkü duyu oranları illüzyona uğratılabilir ya da manipüle edilebilir. Bundan dolayı varlığın zihinsel grafiğini çizerek onu zihinsel önermelerle doğrulamaya çalışmak gerekiyor. Örneğin ‘’şu varsa şu an şu da olmalı’’ gibi ilişkiler kurmak, varlığı nedensellik ilişkisi içinde doğrulamak anlamına gelir.
- Varlığa var demenin herhangi bir koşulu yoktur. Asla bir varlığın gerçekten var olup olmadığından emin olamayız. Emin olabileceğimiz tek şey, hiçbir şeyden emin olamayışımızdır.