Düşünme ve Yazma Arasındaki İlişki
Yazma ve konuşma arasında nasıl bir fark varsa, düşünme ve yazma arasında da farklar vardır. İnsan düşündüğü şeyleri ancak yazıya dökebilir. Ancak bazı durumlarda her düşünülen şeyi kelimeler dökmek mümkün olmayabilir. İnsanın düşünce dünyası çok geniş ve sınırsızdır diyebiliriz.
Düşünülen konuların neden yazıya dökülemediğine dair farklı sebepler vardır. Bu sebepleri şu şekilde sıralamak gerekirse;
1-Düşünülen fikirler toplumun ahlaki yaşantılarına aykırı olabilir ve bu tür düşünceler o toplumda suç teşkil edebilir.
2-Düşünceler, kişilerin sağlık, kişisel gelişim, ruhsal ve psikolojik anlamda etkileyebilir. Tabi bu etkilenmeler yaş aralıklarına göre belirlenir. Bu nedenle yazılı bir metin olarak kamuoyuna sunulmasının bazen sakıncaları olabilir.
3-Düşünülen fikirlerin doğruluğu kanıtlanmamış olduğu için toplumun yanlış bilgilendirilmesi söz konusu olabilir ve bu nedenle bu düşünceler de ortaya çıkarılmaz.
4-Düşünülen tüm fikirler kişilerin kendi özgür düşüncüleri, kendi siyasi bakış açıları ve kendi beklentilerini içerek kişisel taleplerle ilgili olduğu için bu tür düşüncelerin hepsi değil ama bir kısmı belli bir denetim sonunda ancak paylaşılabilir.
Özet olarak toparlayacak olursak, düşünme ve yazma arasında ki ilişki hem birbirine bağlı hem de birbirinden bağımsız olabilir. Bunu ancak düşüncelerin hangi oranda yazıya aktarılabildiğine bakarak anlayabiliriz.