Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine Yılları

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine yıllarını kısaca özetleyiniz.

 

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke yılları;

  • 571 yılında doğdu, dört sene sütannesi Halime’nin (ra) yanında kaldı. Hz. Halime, Hz. Muhammed’de (s.a.v.) farklı özellikler olduğunu görünce Medineli Yahudilerin zarar vermesinden korkarak annesinin yanına Mekke’ye getirmiştir. 2 yıl annesi ile birlikte kalmıştır. 6 yaşında iken babasının kabrini ziyaret etmeye annesi ve yardımcıları Ümmü Eymen’le gitmişler dönüş yolunda Hz. Amine (ra) vefat etmiştir. Sonrasında dedesi Abdulmuttalib ve amcası Ebu Talip, Hz. Muhammed’i (s.a.v.) himaye etmişlerdir. 20 yaşındayken Erdemliler Derneğine girmiştir. 25 yaşındayken Hz. Hatice’yle (ra) evlenmiştir. 38 yaşında iken Muhammed’ül Emin denilmiştir. 610 yılının Ramazan ayının 27.gecesi Nur Dağı Hira Mağarasında ilk vahiyle birlikte peygamberli vazifesi verildi. 3 yıl gizli anlattığı dinin ilk defa Safa Tepesine çıkarak açıkça duyurdu. Mekkeli müşriklerin çok kötü saldırılarına maruz kaldı. İlk hicret Habeşistan’a yapıldı. Yapılan baskıların ve zulmün artması üzerine 622 yılında Mekke’den Medine’ye göç etti.

 

Medine yılları:

  • ve II. Akabe Biatları ile Medineli Müslümanlar, Hz. Muhammed’i (sav) koruyacaklarına söz vererek Medineye davet etmişlerdi. Eba Eyyüp El Ensari’nin evinde yedi ay misafir kaldı. Muhacir ile Ensar arasında kardeşlik tesis etti. Mescid-i Nebevi’yi inşa etti. Ezan meşru kılındı. İlk nüfus sayımı yapıldı. Mescid-i Nebevi’nin önüne Suffa yapıldı. Müslümanların kıblesi Mescid-i Aksa’dan Kabe’ye çevrildi. Yahudilerle vatandaşlık anlaşması yapıldı. İslam Şehir Devleti’nin ilk anayasası hazırlandı. Bedir, Uhud, Hendek savaşları ve daha birçok savaş, gazve ve seriye gerçekleşti. Hudeybiye Antlaşması yapıldı. Mekke fethedildi. 632 yılında Hz. Muhammed (sav) ruhunun ufkuna yürüdü.

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluğu ve gençliğiyle ilgili neler biliyorsunuz?

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluğu ve gençliğiyle ilgili neler biliyorsunuz?

 

Hz. Muhammed (s.a.v.) doğduktan sonra Medine’den gelen sütanneye verilmiştir. Sütannesi Hz. Halimedir. O dönemde Mekke’nin havası çocukların gelişmesi için müsait olmadığından ve Medine’de konuşulan Arapçanın daha edebi olmasından dolayı doğan çocuklar Medine’ye sütanneye verilirmiş. Sütannesi Hz. Halime’nin yanındayken Şakkı Sadr yani göğsünün yarılıp kalbinin melekler tarafından yıkanması anlamına gelen olağanüstü olayı yaşamıştır. 4 yaşına kadar sütannede kaldıktan sonra 6 yaşına kadar annesi Hz. Amine ile kalmıştır. 6 yaşında iken yardımcıları Ümmü Eymen ve annesiyle birlikte babasının kabrini ziyarete gitmiştir. Dönüş yolunda Hz. Amine hastalanır ve vefat eder. Annesini de kaybeden Hz. Muhammed’e (s.a.v.)önce dedesi Abdulmuttalip sahip çıkmıştır. Dedesi O’na annesinin ve babasının yokluğunu hissettirmemeye özen göstermiştir. Dedesinin vefatından sonra Hz. Ali’nin de babası olan amcası Ebu Talip sahip çıkmıştır.

 

12 yaşından itibaren amcası Ebu Talip’le birlikte ticaret kervanları ile seferlere çıkmıştır. İlk yolculuğunu Busra’ya yapmıştır. 9 veya 11 yaşında iken Suriye yolculuğunda iken Rahip Bahira ile karşılaşmıştır. Rahip Bahira, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) gelecek olan son peygamber olacağını müjdesini vermiştir. Amcası Ebu Talib’e de O’nu Yahudilerin bulunduğu Medine’ye götürmemesini tembihlemiştir. 20’li yaşlarında iken Hılful Fudul’a üye olmuştur. Hz. Hatice’nin kervanın Şam’a götürmüştür. Hz. Hatice, bu yolculuktan aldığı bilgilere dayanarak Hz. Muhammed’e (s.a.v.) evlenme teklifinde bulunmuştur. Hz. Muhammed (s.a.v.) 25, Hz. Hatice 40 yaşındayken evlenmişlerdir. Bu evlilikten Kasım, Ümmügülsüm, Fatıma, Zeynep, Abdullah ve Rukiye adında çocukları olmuştur.

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) ailesinden kimleri biliyorsunuz?

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) ailesinden kimleri biliyorsunuz?

 

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hayatını ve ailesini öğrenmek bir Müslüman olarak bizlerin vazifesidir. Hz. Muhammed’e (s.a.v.) annesi Hz. Amine hamile iken babası Abdullah vefat etmiştir. 20 Nisan 571 yılında dünyaya gelen Hz. Muhammed(s.a.v.), Medine’de yaşayan sütannesi Hz. Halime’ye verilmiştir. Hz. Halime’nin yanındayken yaşadığı olağanüstü olaylar yaşamıştır. Hz. Halime, olaylardan dolayı Yahudilerin zarar vermesinden korkmuş ve annesine emanetini geri getirmiştir. 4 yaşına kadar sütannesin yanında kalan Peygamberimiz (sav), 6 yaşına kadar annesi ile birlikte kalmıştır.. Babasının kabrini ziyaret dönüşünde hastalanan annesi vefat edince Hz. Muhammed’e (s.a.v.)önce dedesi Abdulmuttalip, sonrasında amcası Ebu Talip sahip çıkmıştır. 25 yaşında iken ilk evliliğini 40 yaşındaki Hz. Hatice ile yapmıştır. Buna göre;

 

Annesi: Hz. Amine

Babası: Hz. Abdullah

Sütannesi: Hz. Halime

Süt Kardeşi: Şeyma

Baba Dedesi: Abdülmuttalib

Anne Dedesi: Vehb b. Abdülmenaf

Babasının Annesi: Fatıma

Annesinin annesi: Berre

Amcaları: Ebu Talib, Ebu Leheb, Hz. Abbas, Haris, Zübeyr, Hz. Hamza, Mukavvim, Kusem, Dırar ve Hacl

Halaları: Berra, Beyza, Ümeyme, Erva, Atike ve Safiyye

Teyzeleri: Feride, Fahita

Dayısı: Yok

Eşleri: Hz. Hatice, Hz. Aişe, Hz. Sevde, Hz. Zeynep, Hz.Hafsa, Hz. Zeyneb bt. Cahş, Hz. Meymûne, Hz. Ümmü Seleme Hind, Hz. Ümmü Habîbe, Hz. Cüveyriye ve Hz. Safiyye

Çocukları: Kasım, Abdullah, İbrahim, Zeynep, Ümmü Gülsüm, Fatıma ve Rukiyye. İlk erkek çocuğu Kasım olduğundan dolayı Efendimiz’in (sav) künyesi Ebu’l-Kasım yani Kasım’ın Babası’dır.

Torunları: Hasan, Hüseyin, Muhsin, Zeynep ve Ümmü Gülsüm

Mekke şehri ve Kâbe ile ilgili neler biliyorsunuz?

Mekke şehri ve Kâbe ile ilgili neler biliyorsunuz?

 

Mekke, Suudi Arabistan’da bir kenttir. Kızıldeniz’in doğusunda, Arap Yarımadası’nın batısındaki Hicaz bölgesinde yer alır. Harem bölgede yer alan Mekke İslam Dini için kutsal bir şehirdir. Harem Bölgesinden kasıt, Müslüman olmayanların giremeyeceği yerler anlamındadır. Mekke’ye Müslüman olanların dışında kimse giremez.  Kur’an-ı Kerim’de, Şehirlerin Anası yani Ummu’l-Kur’a sıfatıyla geçmektedir. Günümüzde her yıl milyonlarda kişinin hac ve umre dolayısıyla gittikleri değerli bir şehirdir. Suudi Arabistan’ın Riyad ve Cidde’den sonraki 3. büyük şehridir. Mekke Müslümanlar için değerlidir çünkü:

 

  • Muhammed Mekke’de dünyaya gelmiştir.
  • Kabe Mekke’dedir.
  • Kur’an-ı Kerim’in ilk ayetleri burada inmiştir.
  • Peygamber Efendimiz (sav) ve birçok sahabe Mekke’de yaşam sürmüştür.
  • Safa ve Merve Tepeleri buradadır.
  • İslam dini için önemli birçok olay Mekke’de gerçekleşmiştir.

 

Kelime olarak dört köşeli veya küp şeklinde olmak anlamlarına gelen Kabe, terim olarak Mekke şehrinde bulunan İslam dini için çok değerli olan yapıdır. Mescid-i Haram’ın ortasında bulunan Kabe yaklaşık olarak 1,5 metre genişliğindeki temeller üzerine Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail ile birlikte inşa edilmiştir. Hz. İbrahim (ra) hanımı Hz. Hacer ve oğlu Hz. İsmail’i (ra) çölün ortasına bırakmıştır. Rabbim Hz. İsmail’in topuğunun altından zemzem suyunu çıkarmıştır. Suyun bulunduğu bu bölgede Rabbimiz Hz. İbrahim’e, Beytullah’ı yani Kabe’yi inşa etmesini emretmiştir. Yıllar içerisinde yıpranan bölgeleri onarılarak günümüze kadar gelmiş olan Kabe, Allah’ın Evi olarak nitelendirilmektedir.   Tavanları ahşaptan yapılmış olan Kabe, yeryüzünde yapılmış olan ilk mescit ve ilk binadır. Üzerinde siyah bir örtünün bulunduğu Kabe’nin köşesinde Hacer’ül-Esved yani Cennetten Gelen Taş vardır.

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) temizliğe verdiği önemle ilgili üç örnek

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) temizliğe verdiği önemle ilgili üç örnek bularak defterinize not ediniz.

 

İslam dininin ilk emri Oku ile başlar. Alak Suresi’nin ilk beş ayeti ilk inen ayetlerdir. Uzun süre vahy kesilmiştir. Sonrasında ise Ey örtüsüne bürünen ayetiyle başlayan Müdessir Suresinin ayetleri inmiştir. İkici sırada inen Müdessir Suresinin ayetleri;

  • Ey Örtüsüne bürünen
  • Kalk ve Uyar
  • Sadece Rabbinin büyüklüğünü dile getir
  • Elbiseni temiz tut…. şeklinde devam eder.

 

Elbiseni temiz tut ifadesi İslamiyet’in ve doğal olarak da Hz. Muhammed’in (sav) temizliğe verdiği önemin göstergesidir. Rabbim temizliğe önem vermeseydi uzun süre merakla beklettiği ve sonrasında gönderdiği ayetlerde temizlikten bahsetmezdi. İbadetleri yapabilmek için abdest almamız gerekir. Abdest insanın en çok kirlenen uzuvların temizlenmesiyle gerçekleşir.  Farza göre kollar, yüz, baş ve ayakların yıkanması yeterlidir. Farzların dışında abdest alırken yıkadığımız yerler sünnettir. Yani Hz. Muhammed (sav) yaptığı için yapmaktayız. Bunlar temizliğe verdiği önemi göstermiştir.

 

Bunların dışında Hz. Muhammed’in (sav) hadislerinden örnekler verebiliriz:

  • Muhammed (sav), tırnakları kesmek, sünnet olmak, koltuk altındaki kılları almak, bıyıkları kısaltmak ve kasıklardaki kılları tıraş etmenin fıtrattan olduğunu buyurmuştur. Fıtrattan olduğu bildirilen beş şeye bakıldığında hepsinin temizlik ve bedenin temizlenmesi ile ilgili olduğu görülecektir.
  • Ayrıca Hz. Muhammed (sav), Allah’ın temiz olduğunu ve temizlenenleri sevdiğini bildirmiştir. İkramının bol olduğunu, ikramı sevdiğini, çok cömert olduğunu ve cömertliği sevdiğini belirtmiştir. İfadelerinin sonunda artık evlerinizin çevresini temiz tutun buyurarak yapmamız gerekeni bize emir buyurmuşlardır.
  • Her Müslüman’ın haftada bir banyo yapmasının vücudunun insan üzerindeki hakkı olduğu belirtmiştir.

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine’deki hayatıyla ilgili neler biliyorsunuz?

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke ve Medine’deki hayatıyla ilgili neler biliyorsunuz?

 

Hz. Muhammed’in (sav) Mekke hayatının zorluklarla geçtiğini biliyorum. Çünkü O’nun (sav) getirdiği son din olan dinimiz İslamiyet’i kabul etmek istemeyen müşrikler çok çeşitli zulümler yapmışlar, baskılar uygulamışlardır. Peygamberimize (sav) 610 yılında peygamberlik verildi. İlk 3 yıl gizli olarak dinini anlattı. 3 yılın ardından Safa Tepesi’ne çıkarak dünyaya gelecek son peygamber olduğunu ve son din İslamiyet’i müjdeleyerek insanlığa duyurmuştur. Konuşmanın başında O’nu (sav) öven başta amcası Ebu Leheb olmak üzere hakaret edip saldırmışlardı. Bu şekilde başlayan zulümler artarak devam etmiştir. Bilal-ı Habeşi, Ammar b. Yasir gibi sahabeler işkencelere maruz kalmışlardır. Hz. Ömer’in ve Hz. Hamza’nın (ra) Müslüman olması biraz baskıları azaltsa da tamamen kalkmamıştır. 3 yıl süren boykot döneminde açlık ve evlerinden çıkarılma gibi baskılara katlanmak zorunda kalmışlardı. Sahabelerin yapılan zulümlere dayanamaması neticesinde ilk hicret Habeşistan’a gerçekleşti.

 

622 yılında Medine’ye hicret edilmiştir. Peygamberimiz (sav) bütün sahabeleri gönderdikten sonra eb son kendisi Hz. Ebubekir’le birlikte hicret etmiştir. Böylece Medine dönemi başlamıştır. Peygamberimiz 7 ay Eba Eyyüb el Ensari’nin evinde misafir kalmıştır. Ensar ve Muhacir arasında kardeşlik kurmuştur. Mescid-i Nebevi inşa edilmiş, ilk şehir devleti anayasası hazırlanmış, Yahudilerle vatandaşlık anlaşması yapılmıştır. Müslümanların kıblesi Mescid-i Aksa’dan Kabe’ye çevrilmiştir. Bedir, Uhud, Hendek savaşları başta olmak üzere savaşlar, seriyyeler ve gazveler yapıldı. Hudeybiye Antlaşması imzalandı. Mekke, Mute gibi şehirler fethedildi.

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Eşinin ve Çocuklarının İsimleri Nelerdir?

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) eşinin ve çocuklarının isimleri nelerdir? Yazınız.

 

Hz. Muhammed (sav) 25 yaşına kadar iffeti, hayası ve örnek ahlaki özellikleriyle evlenmeden yaşamıştır. İnsanların kendisine çok güvenmesinden dolayı Muhammed’ül-Emin lakabı verilmiştir. Güzel ahlakı ile toplumda nam salmış olan Hz. Muhammed (sav), dönemin en zenginlerinden olan Hz. Hatice’nin (ra) dikkatini çekmiştir. Hatta O’nun (sav) gerçekten insanların methettiği kadar güzel bir ahlaka sahip olup olmadığını anlayabilmek için kervanının başında Şam’a göndermiştir. Yanında da Hz. Muhammed’i (sav) izleyecek ve gördüklerini gelip kendine anlatacak kölesi Meysere’yi vermiştir. Şam yolculuğunda devamlı Peygamberimizi takip eden Meysere geldiğinde onda gördüğü bütün güzellikleri anlatmıştır. Alışveriş yaparkenki doğruluğu, yolda karşılaştıkları rahibin ifadelerini aynen Hz. Hatice’ye anlatmıştır. Böylece anlatılanların doğruluğunu tescil eden Hz. Hatice (ra) Peygamberimize (sav) evlenme teklifinde bulunmuştur.

 

Dul bir bayan olan Hz. Hatice 40 yaşında, Efendimiz (sav) 25 yaşında iken ilk evliliğini yapmıştır. Bu evlilikten Kasım, Zeynep, Rukiyye, Ümmü Gülsüm, Abdullah, Fatıma adında çocukları dünyaya gelmiştir. Hüzün yılında Hz. Hatice vefat etmiştir. Aradan yıllar geçtikten sonra Peygamberimiz (sav), Hz. Sevde, Hz. Ayşe, Hz. Hafsa, Hz. Zeynep, Hz. Ümmü Seleme, Hz. Cüveyriye, Hz. Safiye, Hz. Ümmü Habibe, Hz. Meymune ve Hz. Mariye (radıyallahu anhüm ecmain) ile evlenmiştir. Hanımlarından Hz.Mariye’den Hz. İbrahim dünyaya gelmiştir. Peygamberimizin (sav) çocuklarının 6’sı kendinden önce vefat etmiştir. Sadece Hz. Fatıma Hz. Muhammed’in (sav) vefatından 6 ay sonra vefat etmiştir.

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu dönemde Mekke’deki dini ve sosyal hayat nasıldı?

HzMuhammed’in (s.a.v.doğduğu dönemde Mekke’deki dini ve sosyal hayat nasıldı? Açıklayınız.

 

Hz. Muhammed (s.a.v.) 571 yılında Mekke’de dünyaya gelmiştir. O yıllar insanlık alemin en cahil dönemleriydi. Bundan dolayı o yıllara yani Hz. Muhammed’in (s.a.v.) İslamiyet’i getirdiği zamana kadarki yıllara Cahiliye Yılları veya Cahiliye Dönemi denmiştir. İnsanların insanları en kötü şekilde kullandığı, din, inanç ve ahlaki kuralların olmadığı bir dönemdir. Mekke döneminde insanlar kendi elleriyle yaptıkları putlara taparlardı. Bazılarını helvadan yaparlardı. Helvadan putlarına tapındıktan sonra acıktıklarında tanrı olarak gördükleri putları yerlerdi. O dönemde bilinen dört büyük put ise Lat, Menat, Uzza ve Hubel’dir. Putperestliğin dışında Sabiilik yani yıldızlara tapan insanlar vardı. Mecusilik yani ateşe tapıcılık, Hıristiyanlık, Yahudilik de o dönemde var olan dinlerdir. Tek tanrı inancının olduğu tek inanç ise Hz. İbrahim’in dini olan Hanif Dinidir. Peygamber Efendimizin (sav) peygamberliğinden önce Tek ve Yüce yaratıcının varlığına inanan Hanif Dinine mensup olduğu bilinmektedir.

 

Din hayatı gibi sosyal hayatta yanlışlara batmış durumdaydı. İnsanlar köleler ve efendiler olarak ayrılırdı. Köleler efendilerin malıydı. İstedikleri gibi alır satarlardı. Kölelerin insan olarak bir değerleri yoktu. Çalıştırılır ve üzerinden para kazanılırdı. Kumar, zina, içki, insanları hakir görme, soygunculuk, faiz, zengin fakir, kadın erkek ayrımı yapma, kan davası gütme, kabilecilik gibi kötü davranışlar vardı. Kadınlara değer verilmezdi. Hatta kız çocukları istenmezdi. Kız çocuklarının ailenin adını kirleteceğine inanıldığı için daha küçücükken diri diri toprağa gömerlerdi. Daha birçok kötü adetin olduğu toplum Hz. Muhammed’in (sav) İslamiyet’i getirmesiyle birlikte değişti ve güzelleşti.

Hz. Muhammed’e (s.a.v.) olan sevgi ve saygınızı nasıl ifade edersiniz?

Hz. Muhammed’e (s.a.v.) olan sevgi ve saygınızı nasıl ifade edersiniz?

 

Hz. Muhammed (sav) İslam peygamberidir. Dünyaya gönderilen en son peygamberdir. O’dan (sav) sonra başka peygamber gelmeyecektir. Hatem’ül-Enbiya’dır. Kendine peygamberli vazifesi 40 yaşında iken verilmiştir. Peygamberli verilmeden önce güzel ahlakı, olgun kişiliği ile insanlara örnek olmuştur. Peygamberlik vazifesi verildikten sonra ise İslam’ın emirlerini yaşayarak, yasaklarından kaçınarak örnek olmuştur. Hz. Muhammed (sav) ümmetinin kurtuluşu için çok çaba sarf etmiş, Allah’ın onları koruması için yalvarmış yakarmıştır. Ümmetinin kurtuluşa ermesi için çok hırslı olan Hz. Muhammed’e (sav) karşı ümmeti olan bizlerin de vazifeleri vardır. En büyük vazifemiz O’nu (sav)sevmektir. Kendini ne kadar çok sevdiğini sorduğu Hz. Ömer’in; nefsimden, anamdan babamdan çok sonra cevaplarını olmadı demiştir. Beni ananızdan, babanızdan ve nefsinizden çok sevmedikçe kamil mümin olamazsınız buyurmuştur. Canımız Sana feda olsun Ya Rasulallah (sav) ifadesi bu hadis-i şeriften kaynaklanmaktadır. Peygamber’e duyulan sevgi her türlü sevginin üstünde olmalıdır.

 

Sevgimizi her şeyden ve herkesten fazla severek gösterebiliriz. Her şeyden ve herkesten fazla sevdiğimizi ise O’nun (sav) sünnetine uyarak, hadislerine göre yaşayarak gösterebiliriz. O’na (sav) saygımızın göstergesi ise adı anıldığında salavat getirmektedir. Kur’an’da, melekler O’na (sav) salavat getirir, Ey iman edenler siz de salavat getirin buyrulduğundan Hz. Muhammed’in (sav) adının anıldığı yerde salavat getirmek vaciptir. Defalarca Adının anıldığı yerde en az bir kere salavat getirmek zorundayız. Her anıldığında salavat getiren çok daha fazla sevap kazanır. Aynı zamanda Hz. Muhammed’in (sav) şefaatine yaklaşır.

Hz. Muhammed’e (s.a.v.) niçin “el-Emin” lakabı verilmiştir?

Hz. Muhammed’e (s.a.v.) niçin “el-Emin” lakabı verilmiştir?

 

Emin, kendisine güvenilen, ihanet etmeyen, doğru sözlü, güzel ahlaklı, sözünde duran, başkalarından korkmayan, vefalı kişi anlamlarına gelir. İslamiyet gelmeden önce Arabistan’da yaşanan döneme Cahiliye denmektedir. Cahiliye döneminde insanlara yaptıkları bir şeyden dolayı veya bir özelliğinden dolayı lakaplar verilirmiş. Hz. Muhammed’e (s.a.v.) Muhammed’ül-Emin lakabı, peygamberliğinden önce verilmiştir. 608 yılında verilen bu lakap onun o dönemlerde bile ne kadar güvenilir olduğunun ve iyi ahlaka sahip olduğunun göstergesidir. Cahiliye döneminde insanlar birbirlerine güvenmezmiş. Fakat Hz. Muhammed’e (sav) güvenirlermiş. Ticaret için uzun sürecek seyahate giderken kızlarını ve hanımlarını diğer erkeklerden ve başlarına gelebilecek kötülüklerden koruması için O’na (sav) emanet ederlermiş. 20’li yaşlardaki bekar bir erkeğe kızlarını ve hanımlarını emanet etmeleri, O (sav) kişinin ne kadar Emin olduğunun göstergesidir. Kabe’nin tamiri sırasında çıkarılan Hacerül Esved’in yerine konulması hususunda kabileler kavgaya başlamışlardır. İşin içinden çıkamayınca, Kabe’nin sınırlarına ilk kim girerse onu hakem tayin edelim demişler. Hz. Muhammed (sav) girince O’na güvenebiliriz O Muhammed’ül-Emin’dir demişlerdir.

 

Emin lakabı Mekkeli müşrikler tarafından verilmiştir. Allah, Mekkelilerin gözünde O’nu (sav) sözüne güvenilir, doğru söyleyen, asla yalan söylemeyen biri olarak tanıtmıştır. Mekkelilerin Efendimizi  (sav) Emin olarak tanımaları peygamberliğini ilan etmesi ve insanların kabul etmesi için çok önemlidir.  Safa Tepesi’ne çıkıp İslam’ı açık olarak ilan ederken, şu dağın arkasından bir ordu size saldırmaya geliyor desem ne dersiniz, diye sorumuş. Mekkeliler de Sana inanırız Sen doğru sözlüsün, yalan söylemezsin, Muhammed’ül Emin’sin demişlerdir. Önce Emin olduğunu belirttikten sonrasında söyleyeceği şeylerin de doğru olduğunun garantisini vermiştir.