Cam kırıklarının neden olduğu orman yangınlarının önüne geçebilmek için alınması gereken tedbirler

Cam kırıklarının neden olduğu orman yangınlarının önüne geçebilmek için alınması gereken tedbirleri söyleyiniz.

 

Günümüzdeki en büyük problemlerden biri de çevre sorunudur.Çevre kirliliği de çevre sorunun başında gelir. Çevre kirliliğinin yaşanması aynı zamanda başka problemlerin de ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Bunların başında da orman yangınları gelir. Ormanda oluşan kirliliklerde cam kırıklarının ortalıkta bırakılması, özellikle sıcak havalarda güneş ışınlarının yansıyarak çalıların tutuşmasına ve orman yangınlarının çıkmasına sebep olmaktadır. Cam kırıklarının neden olduğu orman yangınlarının önüne geçebilmek için alınması gereken bir takım tedbirler vardır, bunlar;

 

  • Orman Genel Müdürlüğünün, yangın çıkma olasılığı yüksek yerleri tespit ederek ciddi önlemler almalıdır.
  • Kati bir şekilde ormanda ateş yakılmamalı, sigara izmaritleri yanık olarak yerlere atılmamalıdır.
  • Ormanlara yangın gözetleme kuleleri inşa edilmeli, ayrıca özellikle yaz ayları olan yangın mevsimi boyunca da, yangın riski yüksek olan ormanlarda motorize yangın ekipleri hazır olarak bulundurulmalıdır.
  • Yangın olasılığının yüksek olduğu kurak mevsimlerde ihtiyaç duyulursa ormana giriş ve çıkışlar yasaklanmalıdır.
  • Ormana cam ve cam kırıkları kesinlikle atılmamalıdır.
  • Olası bir orman yangınında görev yapacak personele yangınla mücadele hususunda gereken eğitim verilmelidir.
  • Özellikle yangına hassas bölgelerdeki yerleşim yerlerinde oturan halka eğitici ve uyarıcı bilgiler verilerek halk bilinçlendirilmelidir.
  • Ormanda piknik yapılmasına asla müsaade edilmemelidir.
  • Yangına anında müdahale önemlidir. En küçük bir yangın durumunda 177 yangın ihbar hattına vakit kaybetmeden haber verilmelidir.

Şeklinde sıralanabilir.

Daha gelişmiş teleskoplar ile yapılan araştırmaların gelecekte bizlere neler sağlayabileceğini tartışınız.

Daha gelişmiş teleskoplar ile yapılan araştırmaların gelecekte bizlere neler sağlayabileceğini tartışınız. Çıkarımlarınızı aşağıya yazınız.

 

5 senelik bir çaba neticesinde ortaya çıkarılan teleskop, evrenin kökeninin ve uzayın başka herhangi bir yerindeyaşam olup olmadığının araştırılmasında insanlığa yeni adımlar atma imkanı sağlama potansiyeline sahip. Teleskop sayesinde, uzayda yaşanan hareketlerin gözlemlenmesi ve tanımlanmayan garip cisimlerin daha yakından incelenebilmesinin mümkün olacağı, özellikle hava hareketlerinin daha yakından incelenerek pek çok farklı datanın da meydana gelmesini sağlayabileceğine dikkat çekildi. Çevre uzunluğu 1.6 km olan FAST teleskobunun, bin ışık yılı ötesindeki iletimleri algılaması düşünülüyor. Daha kolay bir ifadeyle teleskop, uzayda bulunan zayıf radyo sinyallerini belirleyecek. Ayrıca evrenin kökenine uzanan araştırmalar yapılarak dünya dışı varlıkların izi sürülecek.

 

Çinde merceğinin çapı 500 metre olan dünyanın en büyük teleskobu için özel bir platform hazırlandı ve 4450 tane panel bu alana monte edildi. Yapılan yoğun çalışmalarla birlikte teleskobun yapımını bitiren Çin hükümeti bu işlemlerin tamamı için 180 milyon dolar harcama yaptı.

 

Gelişen teleskoplarla yapılan araştırmalar neticesinde gelecekte;

  • Karadelik, karanlık madde, süper nova gibi gök cisimleri hakkında daha fazla bilgi elde edebiliriz.
  • Günümüzde yalnız sıcak ve büyük gezegenler keşfedilmiştir, artık geri kalan gezegenlerde keşfedilebilecektir.
  • Bu sayede evrende yalnız mıyız? Sorusuna cevap verilebilir.
  • Değişik dalga boylarında bulunan gök cisimleri bulunabilir.
  • Bilimsel hipotezleri destekleyecek somut veriler elde edilebilir. Evren hakkında daha fazla bilgi elde edilebilir.
  • Evrenin sınırının olup olmadığı anlaşılabilir.

 

Şeklinde sıralayabiliriz.

Her ne olursa olsun daha gelişmiş teleskoplar, bizim daha ileri seviyeleri daha da iyi görmemize imkan sağlar.

Ülkemizde uzay teknolojileri alanında yapılan çalışmalardan hangilerini biliyorsunuz?

Ülkemizde uzay teknolojileri alanında yapılan çalışmalardan hangilerini biliyorsunuz? Söyleyiniz.

 

Ülkemizde son senelerde uzay teknolojileri alanında yapılan araştırmalar ve çalışmalar giderek artmaktadır. Bu alanda yapılan çalışmalar sayesinde son sistem uydu düzenekleri uyduya gönderilmektedir. Ülkemizde bilhassa istihbarat amaçlı askeri amaçlı, ulaşım ve iletişim amaçlı olarak uzay teknolojilerine sahip araçlar uzay yörüngelerine yerleştirilmektedir. Bunlara örnek olarak Göktürk 1-2 ve Türksat uyduları verilebilir.

 

Ülkemizin 3ü haberleşme (Türksat 3A, 4A ve 4B), 2sigözlem  (Göktürk-2 ile Rasat) olmak üzere aktif olarak 5 uydusu vardır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin hedef duyumuna yönelik uydu görüntüsü ihtiyacını karşılayacak olan Göktürk-1uydusunun entegrasyon ve montaj çalışmaları, proje yüklenicisi Thales Alenia Space (Fransa) ve Telespazio (İtalya) tarafından Fransa’nın Cannes kentindeki tesislerde gerçekleştirildi. Ülkemizin ilk Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test (USET) Merkezinde testleri yapılan uydunun, yörüngesine fırlatılmak için Fransız Guyanası’nda bulunan Koruou Fırlatma Merkezine gönderildi. Göktürk-1 yakıtsız olarak ortalama 70 kilogram kütleye sahip olup, yörüngede, yüksek çözünürlüklü optik kamerasıyla güneş eş zamanlı olarak işlev yapacak. Uydu yaklaşık olarak 1.5 saatte dünya etrafında bir tur atacak. Uydunun bir yıl içerisinde 60 binden fazla kare çekmesi düşünülüyor. Dünyadaki benzerlerine göre daha fazla çözünürlükte kareler aktaracak uydu, devlet kurum ve kuruluşları için çevre ve yapılaşmanın izlenmesi, sınır kontrolü, belediyecilik uygulamaları ve kadastro faaliyetleri gibi pek çok alanda uzaktan algılama vazifesini gerçekleştirebilecek. 0.50 metre çözünürlükte olan uydunun ömrünün 7 sene olması düşünülüyor.

Basit elektrik devresinde hangi devre elemanları bulunur?

Basit elektrik devresinde hangi devre elemanları bulunur? Bu devre elemanları devreye farklı şekillerde bağlanabilir mi? Tartışınız.

 

Basit elektrik devre elemanları duy, pil, bağlantı kablosu, ampul, pil yatağı, anahtardır. Bir elektrik devresinde ampullerin ışık verebilmesi için devreyi oluşturan tüm elemanların çalışır durumda olması gerekmektedir. Basit elektrik devresinde birden fazla pil ve ampul de kullanılabilir. Elektrik devre elemanlarının her birinin ayrı bir görevi bulunmaktadır. Pil, elektrik devresinin çalışması için gerekli olan elektrik enerjisini sağlar. Bağlantı kablosu, elektrik enerjisini ampule iletir. Ampul ise aldığı bu elektrik enerjisi sayesinde çevresini aydınlatır. Ampul elektrik devresine duy yardımı ile bağlanır. Anahtar ise ampulün istediğimiz zaman ışık ver­mesini sağlar. Devrenin anahtarını kapattığımız zaman tellerden elektrik akar, ampul ya da ampullere elektrik ulaşarak ampul ışık verir, anahtar açıkken ampul ışık vermez.

 

Bu devre elemanları devreye farklı şekillerde bağlanabilir. Bunlar; seri bağlama, paralel bağlama ve dirençlerin karışık bağlanmasıdır. Seri bağlama; bir elektrik devresindeki elemanlar uç uca bağlanarak bir araya getirilir ve boşta kalan iki uç da üretece bağlanmasıyla oluşan devreye denir. Seri bağlı devreler de seri bağlı elemanların her birinden geçen akım şiddeti aynıdır. Paralel bağlama; bir elektrik devresindeki iki elemanın birer uçları birleştirilerek elde edilen iki uç üretecin kutuplarına bağlanmasıyla oluşturulan devreye denir. Pa­ralel bağlı devrelerde iki elemandan geçen akımların toplamı ana koldan geçen akıma eşit­tir. Karışık Bağlanma da ise; hem seri bağlı hem de paralel bağlı direnç içeren devrelerde dirençler birbirine karışık bağlanmıştır.

 

Bir elektrik devresinde, devre elemanları arttırılabilir. Ampermetre, voltmetre gibi cihazlar da devreye eklenebilir. Devreye ampermetre seri şekilde, voltmetre ise paralel şekilde bağlanır.

Neden ışık yılı kavramı kullanılır?

Uzayda bulunan gök cisimleri arasındaki mesafeler belirtilirken neden ışık yılı kavramı kullanılır? Düşüncelerinizi yazınız.

 

Uzayda bulunan galaksiler, yıldızlar, gezegenler, astroidler ve meteorların her biri gök cismi olarak adlandırılır. Evrendeki gök cisimleri arasındaki mesafeler o kadar uzaktır ki dünya üzerinde kullandığımız uzaklık birimi olan kilometre kavramı yetersiz kalmaktadır. Işık ise çok hızlı olduğundan dolayı, gök cisimleri arasındaki uzaklık ifade edilirken ışık yılı kavramı kullanılır.  Gökbilimde en yaygın kullanılan uzunluk birimi olan ışık yılı, ışığın bir yılda yani Dünya’nın Güneş’in etrafında bir kez dönmesi sırasında geçen süre olan 365 gün 6 saatte kat ettiği mesafeyi belirtir.  Işık hızı kavramı, bir zaman ölçüsü değil bir mesafe ölçüsüdür. Işığın boşlukta 1 saniyede aldığı yol 300.000 kilometredir. Işığın bu hızla 1 yılda almış olduğu mesafeye 1 ışık yılı denir. Yani ışık yılı; ışığın bir yılda kat ettiği mesafe anlamına gelmektedir. Uzay müthiş genişlikte bir bilinmez olduğu için mesafe ölçümlerinde bizim günlük hayatta kullandığımız mesafe ölçü birimlerini kullanmak, bilim insanlarının çok kalabalık sayılarla uğraşmalarına sebep olacaktır. Bu nedenle bilim insanları yeni kavram arayışlarına girmişlerdir.

 

Bize en yakın gökcismi, bilindiği gibi Ay’dır ve Dünya ile Ay uzaydaki diğer mesafeleri düşünürsek “yan yana” diye tabir edilir. Ortalama 384.000 km uzaklıkta olan uydumuz Ay bile aslında Dünya’mıza burada alışık olduğumuz ölçülere göre o kadar uzaktadır ki, oraya gidebilmemiz için bildiğimiz en hızlı araçlarla bile günler, hatta haftalar süren yolculuklar yapmamız gerekir. Hem bu sebepten hem de ölçümlerin ışıkla yapılmasının sonucu olarak; mesafeler için ışık yılı kavramı kullanılır.

Günlük hayatta kullandığımız birçok maddenin birbirinden farklı olmasını sağlayan temel özellikler neler olabilir?

Günlük hayatta kullandığımız birçok maddenin birbirinden farklı olmasını sağlayan temel özellikler neler olabilir? Tartışınız.

 

Günlük yaşamımızda kullandığımız pek çok maddenin birbirinden farklı olmasını sağlayan temel özellikler; atom yapısı, bileşik özellikleri olarak ortaya çıkmaktadır. Çünkü her madde farklı yapıda atomların bir araya gelmesi sonucun da oluşmaktadır. Maddenin en temel yapı taşı olan atomun özellikleri maddenin özelliklerini belirler. Çünkü her maddeyi oluşturan atomun farklı özellikleri bulunmaktadır.

 

Maddeler, atomlardan oluşmaktadır.  Atomlar birleşerek maddeleri meydana getirir. Örnek verecek olursak; iki adet hidrojen atomu ile bir adet oksijen atomunun birleşmesi ile su meydana gelir. Atomlar; elektron, nötron ve protonlardan oluşmaktadır. Atomların özellikleri proton ve elektron sayısına göre değişmektedir. Element ve bileşikler ise yeni maddelerin oluşmasında etkili olmaktadırlar. Maddeler yapılarında bulunan kimyasal ve fiziksel özelliklere göre ayrılırlar.

 

Maddelerin birbirinden farklı olmasını sağlayan temel özelliklerden biri atomun çekirdeğinde bulunan proton sayısından kaynaklanmaktadır. Demirin, bakırın, tahtanın, suyun, altının, hidrojenin, azot gazının, oksijenin kısacası maddelerin birbirinden farklı olmalarının sebebi proton sayılarının birbirinden farklı sayıda olmasıdır. Proton sayısı maddelerin birbirinden farklı olması için karakteristiktir. Bundan dolayı atomda bulunan protonların sayısı, o maddenin kimliğini belirler. Maddelerin birbirinden farklı olmasının bir diğer nedeni ise; maddelerin özkütlelerinin birbirinden farklı olmasıdır. Yoğunluk (özkütle) maddeler için ayırt edici bir özelliktir. Örnek olarak su ve yağ karışımını verebiliriz. Yoğunlukları farklı olan su ve yağ birbirlerine karışmazlar. Çünkü iki madde birbirinden farklıdır.

Hücre ile ilgili geçmişten günümüze kadar olan gelişmelerde teknolojinin rolü nedir?

Hücre ile ilgili geçmişten günümüze kadar olan gelişmelerde teknolojinin rolü nedir? Yazınız.

 

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte pek çok şey de olduğu gibi hücre ile ilgili de gelişmeler yaşanmıştır. Hücre ile ilgili çalışmalar, her bilimsel deneyde olduğu gibi teknolojinin ilerlemesi ile daha da artmıştır. Özellikle, mikroskobun icadı ile birlikte hücre ile ilgili yapılan araştırmalar da çok daha fazla ilerlemeler kat edilmiştir. Böylelikle, mikroskobun icadıyla beraber hücrenin yakından incelenmesi sağlanmıştır. Teknolojik aletlerle beraber hücrenin yapısı, organelleri ve işlevleri görüntülenerek bilim adamları tarafından çok daha ayrıntılı bir şekilde de incelenebilme fırsatı yakalanmıştır.

 

Mikroskop, normalde çıplak göz ile görülemeyecek kadar küçük maddelerin bir mercek düzeneği sayesinde büyüterek görüntünün ayrıntılı olarak gözlenmesini sağlayan bir alete denir. Mikroskobik canlılar, mikroskobun icat edilmesi ile görülebilmeye başlanmıştır. Çıplak göz ile göremediğimiz oldukça ufak canlılar mikroskop sayesinde incelenebilmektedir.

 

Çıplak gözle görülemeyen yapıların merceklerle büyüterek, görüntüsünün daha büyük ve ayrıntılı incelenebilmesini sağlayan mikroskop, neredeyse tüm bilimlerin olduğu kadar, özellikle mikrobiyoloji biliminin ve tıbbın en önemli yardımcısı olan bir araçtır. Mikroskobun icat edilmesi ile birlikte hücre alanında deneysel olarak yapılan çalışmaların arttığı bilinmektedir. Çünkü; görüntüleme cihazlarının gelişmesi biyolojik deneylerin yapılmasını da kolaylaştırmıştır. Ayrıca, mikroskop sayesinde pek çok mikrop da keşfedilmiştir. Günümüzde mikroskoplar, en küçük cisimleri bile gösterecek kadar teknolojik olarak ilerlemiş durumdadır. Teknolojideki bu gelişmeler sayesinde hücre ile ilgili yapılan çalışmalar her geçen gün daha da hız kazanmıştır.

Bilimsel bilgiler teknolojik gelişmelerle değişebilir mi?

Bilimsel bilgiler teknolojik gelişmelerle değişebilir mi? Düşüncelerinizi yazınız.

 

Teknoloji geliştikçe bilimsel bilgilerde değişebilir. Bilim; durağan değildir; sürekli gelişmektedir. Çünkü; bilimsel bilgiler, akıl, deney ve gözlemlere dayanmaktadır. Veri toplama, kaynak tarama gibi aşamalardan sonra yapılan deneysel olaylardan, aşamalardan sonra bilgilerde yanlışlanmalar olabilmektedir. Bu nedenle bilimsel bilginin gelişmesi aynı zaman da bilimin teknolojik olarak da gelişmesi ile de alakalıdır. Çünkü teknik ilerlemeyle birlikte deneylerdeki hata payı da oldukça aza indirebilmektedir.

 

Bilimsel bilgiler teknolojik gelişmelerle değişebilir. Çünkü;  bilimsel bilgiler, bilimsel olduğu için, bilime, deneye, teknolojik gelişmelere, araştırmalara bağlı olarak değişebilir. Bu bilimsel bilgiler teknolojinin değişimi ile birlikte daha da güçlü eklemelerle geliştirme amaçlı değişimler de olabilir. Ya da bilgiler yanlışlanabilir ve bütünüyle ortadan kaldıran bir değişim de olabilir. Bilimsel bilgiler bilimsel olduğu için dogmatik değillerdir. Her zaman yapılan çalışmalarla bu bilgilerin değişebilme ihtimali de kabul edilir. Ancak bilimsel bilginin tersi kanıtlanana kadar doğruluğu kabul edilir.

 

Yapılan bilimsel araştırmalar, deneyler ve teknolojik gelişmelere dayalı olarak değişebilir ya da gelişebilir.  Bununla ilgili örnek verecek olursak;  atom kavramı ve atom modelleri ile ilgili açıklamaları verebiliriz. Bilim adamları atom hakkında çeşitli deneyler yapmışlar, atom ile ilgili elde ettikleri bilgileri açıklamak amacıyla çeşitli bilimsel modeller ortaya koymuşlardır. Ancak zamanla, atom hakkında yeni bir model getirilmiştir ve atom ile ilgili bir önceki model tamamen değişmiştir. Bilimsel bilginin teknolojinin bu kadar hızlı ilerlemesi sonucu yeni buluş ve yorumlarla değiştirilebilme kapısı her zaman açıktır.

Bitki Hücresi ve Hayvan Hücresinin Benzer ve Farklı Yönleri

Bitki Hücresi ve Hayvan Hücresinin Benzer ve Farklı Yönleri madde madde açıklayınız.

 

Bitki hücresinin ve hayvan hücresinin birbirine benzer yönleri de ve birbirinden farklı yönleri de vardır. Bitki hücresinin ve hayvan hücresinin birbirine benzer yönleri şunlardır;

 

  • Hücre de çekirdek bulunur.
  • Hücre zarı bulunur.
  • Sitoplazma vardır.
  • Koful vardır.
  • Ribozom organeli bulunur.
  • Mitokondri organeli vardır.
  • Golgi aygıtı vardır.
  • Endoplazmik retikulum vardır.
  • Bitki hücresi de hayvan hücresi de mikroskop kullanılarak görülebilir. Çünkü, gözle görülemeyecek kadar küçüktür.
  • Her iki hücre de canlıdır, yaşamsal faaliyetleri vardır.
  • Her iki hücre de solunum, boşaltım, sindirim olaylarını yaparlar.

 

Bitki hücresinin ve hayvan hücresinin birbirinden farklı yönleri ise şunlardır;

  • Hücreyi dış etkenlerden koruyan hücre duvarı bitki hücresinde vardır, hayvan hücresinde yoktur.
  • Bitki hücresi köşeli, hayvan hücresi ise yuvarlaktır.
  • Bitki hücrelerinde hücreleri plastit içerir ve bu sayede fotosentez yaparlar, hayvan hücresi ise plastit içermez.
  • Bitki hücrelerinde sentrozom bulunmaz, hayvan hücrelerinde ise sentrozom bulunur.
  • Bitki hücresinin kofulları büyük ve az sayıda iken, hayvan hücrelerinin kofulları küçük ve çok sayıdadır.
  • Bitki hücresinde lizozom organeli bulunmaz, hayvan hücrelerinde ise lizozom organeli bulunur.
  • Bitki hücresi ara lamel ile çoğalır, hayvan hücresi ise boğumlanarak çoğalır.
  • Bitki hücresi glikozu nişastaya çevirerek depo eder, hayvan hücresi ise glikozu glikojene çevirir.

Elinize Aldığınız Bir Parça Kağıdı Bölebildiğiniz Kadar Küçük Parçalara Bölünüz.

Elinize aldığınız bir parça kâğıdı bölebildiğiniz kadar küçük parçalara bölünüz. Elinizde kalan son parça, kâğıdın en küçük yapısını temsil eder mi? Tartışınız.

 

Elimizde bulunan bir cismi küçük parçalara ayırarak onun bütünlüğünü bozabiliriz. Bu durumda cisim ilk durumuna oranla hayli farklı bir görünüme sahip olacaktır. Küçük parçalara ayrılan kağıtta fiziksel değişim yaşanacaktır. Son durum itibariyle de bütünlük bozulacak ve gerek boyutta ve gerekse de şekilde farklılık meydana gelecektir.

 

Fiziksel değişiklik yaşansa da, kağıdın özelliğini kaybetmesinden söz edilemez. Madde özeliklerini küçük parçalara ayrılsa da koruyacaktır. Bu nedenle fiziksel değişiklik denilince aklımıza ilk olarak maddenin dış görünümünde ilk bakışta fark edilecek değişiklikler aklımıza gelmelidir.

 

Nitekim elimizde bir adet kağıdın herhangi bir nesne yardımıyla en küçük parçalara ayrılması maddenin temel yapısını ve özelliklerini değiştirmez. Atom yapısı korunur. Kimyasal olarak bir değişiklik de görünmez. Sadece dış görünümü yani fiziksel yapısı belirli oranda değişime uğramış olacaktır. Bu değişikliğin telafi edilebilmesi bile belirli durumlarda mümkündür. Nitekim kağıt parçaları birbirine yapıştırılarak tekrar bir bütün elde edilebilir.

 

Herkesin yapabileceği şekilde bir kağıt parçasının en küçük parçalara ayrılması sonrasında, kağıdın yapısında değişiklik görülmez. Bu duruma fiziksel değişiklik denilir. Madde temel özelliklerini korumaya devam eder. Sadece maddenin en küçük parçası ve büyük bütünü arasında görsel bir farklılıktan söz edilebilir. Bu durumda maddenin yapısını değiştirmez ve en küçük parça kağıdın genel madde yapısını temsil etmeye devam edecektir. Bu nedenle son durumda sadece fiziksel değişim yaşanmıştır.