Medine Sözleşmesi’nin imzalanmasının sebepleri nelerdir?
Hz. Muhammed(SAV) Mekke’den Medine’ye 622 yılında hicret etmiş artan baskı ve zulümlerin şiddetinden Müslümanları korumak istemiştir. Ancak karışıklığın sadece Mekke ile sınırlı olmadığı gibi Medine’de de var olduğu biliniyordu. Farklı Arap kabileleri kendi aralarında iç çekişme yaşarken Yahudiler ve Hristiyanlarında varlığı ve çekişmesi bu karışıklığı arttırıyordu. Öncelikli yapılması gereken Medine’nin muhafaza edilmesiydi. Bu da Medine’de siyasi birliğini sağlamanın yanı sıra iç çatışmaların önüne geçmeyle ve çekişmelerin sonlandırılıp, özellikle hicret eden Müslümanlarla Medine’de yaşayan Müslümanların kaynaşması gerekliydi. Bu gelişmelerin başlangıcı olarak muhacirler ve Ensarlar grubu olarak ayrı isimlendirilen Müslümanlar kardeş ilan edildi.
Her bir Medineli bir Mekkeli Müslüman kardeş edinecek ve ihtiyaçlarını giderip yerleşmelerinde yardımcı olacaktı. Sonrasında ise diğer gayri Müslümlerin bir biri ile olan çekişmelerine son vermek gerekiyordu. Siyasi birliğin sağlanması nedeniyle Medine Sözleşmesi’nin imzalanması gerçekleşti. Bu antlaşma ile; Medine de yaşayan tüm insanların dini yaşayışları ve diğer tüm özgürlükleri belirli kurallara bağlandı. Müslüman olmayanların dinlerini yaşamaları için hak ve özgürlükler verildi. Fikirlerini açıkça beyan edebilecekleri gibi mal ve can güvenliklerinin kendileriyle birlikte sağlanacağı sözü verildi. Bu sayede Medine ye gelebilecek herhangi bir saldırı topyekûn karşılık bulacak ve korunacaktı. Tarafların çıkarına olan bu sözleşme içerik bakımından anayasal özellikleri de ayrıca taşımaktadır. Toplumun uyması ve uygulaması gereken kurallarında yer aldığı bazı maddelerin varlığı bunun ispatıdır. Ancak asıl önemi İslam tarihinde ki ilk yazılı antlaşma olmasından gelir.