Felsefi sorular bireyi düşünmeye itmeleri ile tanınırlar ve bu düşünce salt evren ve soyut kavramlar ile ilgili değil bireyin direkt olarak kendisi ile ilgili de bir düşüncedir. Felsefi soruların kesin ve net cevapları olmaz, felsefi sorular bir şeyi öğrenmek için ya da bir konu hakkında bilgi sahibi olmak için sorulmaz. Felsefi sorulara verilen yanıtlar tek seferlik genel geçer ya da kabul görmüş yargı ve kavramlar olamazlar. Çoğu filozofun birbirinden farklı düzlemlerde kurdukları duygu ve düşünce dünyalarına göre felsefi soruların yanıtları geniş bir skalada yayılırlar. Felsefi soru niteliği taşıyan cümleler son derece sorgulayıcı ve yapı bozumcudur. Yani hali hazırda kabul edilen şeylerin tamamen yıkılarak baştan düşülmesi gerektiğini hissettirirler. Bu, ne anlama geliyor? Felsefi sorulara yanıt verirken kabul görmüş erken doğrulardan yola çıkmamanız gerektiği, her doğruyu söz konusu soruyu cevaplarken yeniden yaratmanız gerektiği anlamına geliyor elbette. Ancak bu şekilde sorulan bir felsefi soruya tamamen hakkaniyet içerisinde doğru ve iyi düşünülmüş bir yanıt verebilirsiniz.
Felsefe soruları:
- Özgür irade diye bir şey var mıdır? Birey seçimlerinde özgür mü?
- Varlık var mıdır?
Felsefi olmayan sorular:
- Haftaya maçta Beşiktaş mı yener Fenerbahçe mi?
- Bugün yemekte ne pişirmemi istersin?
Yukarıdaki sorulardan da anlaşılabileceği gibi bu iki farklı soru biçimi ontolojik açıdan birbirinden oldukça farklı soru biçimleridir.