Sanat, çeşitli dönem ve ortamlarda halktan daha kopuk elitist bir anlayış benimsemiş, çeşitli zamanlarda ise halka inmiş ve toprak ile köy yaşantısını diğer insanlara sunmuştur. Bu sunuş biçimleri hem sanatçıdan sanatçıya hem de ortamdan ortama sürekli olarak değişim göstermiştir. Sanatın ilk ortaya çıktığı zamanlarda aslında bir amaç olarak değil bir araç olarak ortaya çıktığını söylemek mümkün olabilir mi? Örneğin ilk insanların mağaralara çizdiği resimler birbirlerine bir şeyleri anlatabilmek için ya da birbirlerine not bırakmak için miydi, yoksa boş zamanlarını güzel bir şekilde değerlendirerek hoş görüntüler ortaya çıkarmak için miydi? Sanat, genel olarak şimdilerde bir amaç olarak değerlendiriliyor ve sanata özel felsefeler türetiliyor. Oysa ilk zamanlarda sanat iletişim ve haberleşme sağlayan bir araçtı sadece. Şimdilerde sanatın toplumu yansıtma oranı konusundaki tartışmalar derinlik kazanmış durumda. Öyle ki sanat farklı ideolojileri taşıyan sanatçıların toplumu eserlerinde yansıtma oranları da değişiyor. Örneğin sanat sanat içindir düşüncesini benimsemiş olan sanatçılar genel olarak eserlerinde soyut imgeler kullanıyorlar. Bu soyut imgeler ise alıştığımız toplum ya da halk hissini vermekten epey uzak oluyor. Bu açıdan bakıldığında geldiğimiz çağda sanat toplumu yansıtıyor diyemeyiz. Fakat diğer taraftan kendini halkçı olarak tanımlayan sanatçılar insanların yaşadığı gündelik toplumsal kaygıları eserlerine yansıtarak sanatı toplumun aynası olarak kullanma işine girişiyorlar diyebiliriz.