Sorunun tam manasıyla cevabına geçmeden önce salt olarak bilgilerin doğruluğuna ya da yanlışlığına nasıl karar verilir ona değinelim. Bir bilginin doğruluğunun ölçütü yüzyıllardır süregelen bir felsefi tartışma konusudur. Çeşitli akımlar ve filozoflar doğru bilginin ölçütünü çok farklı şekillerde tanımlamışlardır. Bu ölçütler gerçeğe uygunluk, tutarlılık, tümel uzlaşım, apaçıklık ve faydadır. Burada değinmeye değer bulduğum iki ölçütten bahsetmek istiyorum.
Tutarlılık, kısaca bir önermenin, bir sistem içerisinde kabul edilmiş diğer “doğru” kabul edilen önermeler ile çelişmemesine dayanır. Dolayısıyla yolu bulmak için elde edilen bilgilerin doğruluğuna karar vermek, o güne kadar doğru kabul edilen tüm bilgiler ile çelişmediğinde mümkün olabilir. Olası herhangi bir çelişki karşısında bilgin yanlışlığına kesin olarak hüküm verilebilir. Bununla birlikte fayda ölçütü de birçok filozof tarafından şiddetle savunulmuş doğru bilgi ölçütlerinden biridir.
Bir bilgi, eğer bize fayda sağlıyorsa doğru, herhangi fayda sağlamıyor ya da zarar getiriyorsa yanlıştır. Dolayısıyla bir bilgi her ne olursa olsun, yolu bulmak konusunda bize yardımcı olduysa doğru kabul edilmek zorundadır. Ancak yolu bulmak konusunda hiçbir fayda sağlamadıysa yanlıştır. Çeşitli filozoflar yarar ilkesinin doğru bilginin ölçütü olamayacağını savunmuştur. Bir bilgi bize yarar sağlasa bile baştan aşağı yanlış olabilir. Ancak yine de, konu yalnızca “yol bulmak” ile sınırlandırıldığında, fayda ölçütünün tutarlılığı söz konusudur.