Dil, bir argümanın ortaya çıkış ve kendi içinde büyüyüş sürecini en iyi şekilde destekleyen ve bir argümanın rahmi görevini gören yapıdır. Bir argüman dil üzerinde şekillenir ya da bir argümanın kendini en iyi şekilde ifade edebileceği bağlam yine dildir. Dilin yanlış bir şekilde açıklaması dolayısıyla bir argüman tamamiyle geçersiz bir argüman haline gelebilir. Dolayısıyla bir argümanın geçerli olabilmesi ile dilin arasında son derece sıkı ve koşullu bir bağ bulunmaktadır.
Bir argümanı gerektiği şekilde destekleyebilmek ya da tanımlayabilmek için argümanın anlatıldığı dil ve üslubu çok dikkatli şekilde incelemek gerekir. Dil, özellikle sıfatlar ve fiiler söz konusu olduğunda son derece arkadan bıçaklayabilen bir yapıdır. Bir argümana geçerliliğini kaybettirebilecek en temel şey argümanın kendi içerisinde çelişki barındırmasıdır. Dolayısıyla bir argümanın kendisi ile çelişmesini azami ölçüde engellemek gerekir. Argümanın kendi içinde çelişmesini çoğu zaman argümanın kendisi değil argümanın dile dökülme süreci sebep olmaktadır. O halde bir filozof ya da düşünürün argümanını açıklarken ya da tanımlarken dikkat etmesi gereken şey argümanın kendisinin sahip olduğu temel niteliklerdir. Dilin, argümanın geçerlilik ve kalitesini bozmasına asla izin vermemesi gereken düşünür, aynı zamanda dilin gücünden de argümanını desteklemek için faydalanmaktan geri durmamalıdır. Dil bir argümanı yaşayan ya da onu öldüren yapının kendisidir.