Zaman, şiire göre nasıl ele alınmaktadır? Şiir hakkındaki görüşleriniz nasıl oluşmaktadır?

“NE İÇİNDEYİM ZAMANIN

Ne içindeyim zamanın

Ne de büsbütün dışında;

Yekpare geniş bir ânın

Parçalanmış akışında,

Bir garip rüya rengiyle

Uyumuş gibi her şekil,

Rüzgârda uçan tüy bile

Benim kadar hafif değil.

…….

Ahmet Hamdi TANPINAR”

Zaman, şiire göre nasıl ele alınmaktadır? Şiir hakkındaki görüşleriniz nasıl oluşmaktadır? Açıklayınız.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın bu şiirinde bahsetmiş olduğu zaman kavramı, şairin içi dünyasının ne denli geniş ve karmaşık olduğu izlenimi veriyor. Çünkü bir yandan zamanın içinde olduğunu ancak diğer yandan zamanın dışında olduğunu belirterek o anlarda yaşadığı burhanı yansıtır nitelikte.

Şiire felsefi açıdan baktığımızda ise “zaman” kavramı betimleme yapılarak anlatılmış. Felsefe metin incelemelerinde ise kavramlar net bir şekilde ortaya konulması gereklidir. Bu nedenle şiiri edebi bir metin olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır. Ayrıca şair, yaşanılan olay hakkında detaylı bir açıklamada bulunmamış, bir belirsizlik ve ikilem içinde olduğu kullandığı kelimelerden anlaşılıyor.

Şiir hakkında görüşlerime gelince; bence çok manidar ve etkili bir şiir diyebilirim. Şiirde seçilen kelimelere bakıldığında sanki o anı şair gibi yaşayarak hayal edebiliyor insan. Bende uyandırdığı duygular şairin büyük bir yük altında olduğu ve bir belirsizlik içinden çıkamadığıdır. Ancak bir boş vermişlik ve hayatı zamanın akışına bırakmış gibi bir izlenimde almıyorum değil.  Çünkü şiirin son mısraındaki tüyün bile kendisinden daha hafif olamayacağı görüşü bunu ispatlar nitelikte.

Robotların bilme ve akıl yürütmesi ile insanın bilme ve akıl yürütmesi arasında nasıl bir bağ bulunmaktadır?

Robotlar da kendi kendilerine araştırma yapıp bazı kavram ve terimler oluşturabilir mi?

Akıl yürütme dediğimiz zaman, iki veya daha fazla farklı kavram arasında sonuç ilişkisine varma olarak tanımlayabiliriz. Yani bir konu veya problemin cevaplanabilmesi için önermenin incelenmesi ve belli bir yargının oluşası önemlidir. Bu önermeleri detaylı bir şekilde ele alınarak tikel mi yoksa tümel mi oldukları gibi farklı önerme mantığı teknikleri kullanılabilir.

 

İnsanlar farklı birçok konuda akıl yürütmelerle birlikte doğru sonuçlara ulaşmışlardır. Ancak bu sonuçlar sadece akıl yürütmelerle değil daha önceleri yapılan bilimsel araştırmalar ve konuyla ilgili dile getirilen diğer görüşlerden de faydalanılmıştır. İnsan zihni karmaşık olduğu kadar hala kapasitesinin ne kadar geniş olduğuna dair net olarak bilimsel veriler bulunamamıştır. Akıl dediğimiz unsur olağanüstü bir şeydir ve sınırları sonsuz olarak nitelendirilebilir.

 

Ancak robotlar tamamen insanların yaptığı bilimsel çalışmalar ve yapay zekâ teknolojisiyle oluşturdukları birer yazılım programıdır. Robotlar ancak kendilerine yüklenen programın onlara verdiği izinler neticesinde farklı akıl yürütmeler yapabilir. Robotların yaptığı bu akıl yürütmeler insanların akıl yürütmeleri gibi değildir. Çünkü insanlarını bilgi dağarcıkları çok geniştir ve bu bilgilere her an bir yenisi eklenmektedir.

 

Bu nedenle karşılarına çıkan problemleri anlık olarak tespit edip çeşitli akıl yürütmeler yapabilirler. Ancak robotlarda bu durum söz konusu değildir. Robotların, kendilerini tasarlayan kişilerin sürekli yeni bilgi yüklemeleri ve yeni yazılımlarla yapay zekalarını desteklemeleri gerekmektedir.

 

Son olarak şunu söylemek gerekirse, tüm yazdıklarım neticesinde robotların kendi kendilerine araştırma yapıp bazı kavram ve terimleri oluşturmalı bir insanınki gibi olmaz. Sonuçta onlarda bir insanın kontrolündedir ve kendilerine ne erilirse ancak onu tespit edebilirler.

Robotlar, sağduyu ve vicdan sahibi olabilir mi? Yaşananlara iyi-kötü, güzel ve çirkin gibi değerler verebilir mi?

Robotlar, sağduyu ve vicdan sahibi olabilir mi? Yaşananlara iyi-kötü, güzel ve çirkin gibi değerler verebilir mi? Nasıl?

Robotlar, sağduyu ve vicdan sahibi olamazlar bence. Çünkü sonuçta insan yapımı birer teknoloji ürünüdürler. Verdikleri tepkiler ve hareketler daha önce insanlar tarafından kodlanmış programlarla sağlanmaktadır ve program yazılımlarına istenildiği zaman müdahale etme hakkı insanın elindedir. Son yıllarda insan gibi tepki veren, üzülen ve sevinen robotların üretildiği bilinse de bu robotlar yapay zekâ teknolojisi ile tasarlanmış birer teknoloji ürünüdür.

 

Ancak bazı robotlar belli kıyaslama programları ile iyi-kötü ve güzel-çirkin gibi kavramları ayırabildikleri yönünde bilim insanları açıklama yapmaktadır. Bu mümkün olabilir mi? Evet, şu anki yapay zekâ teknolojisinde gelinen noktada mümkün gibi görünüyor. Ama bana göre bu durum bir insanın vicdanı değerleri ve sağduyusu gibi her zaman işlemeyeceği yönündedir.

 

Şöyle bir düşünürsek, madem son üretilen robotlar insani özellikler taşıyabiliyor insani duyguları hissedebiliyor niçin yaygınlaşmıyor? Bu robotlardan sadece birer adet üretilip kamuoyuyla paylaşılıyor ama neden farklı alanlarda kullanılması yaygınlaştırılmıyor? Bu soruları çoğaltmak mümkün. Demek ki teknoloji harikası olan bu robotların işleyişinde zaman içinde bir değişiklik söz konusu. Yoksa her yerde bu yapay zekâ robotlarını görmüş olurduk.

Gerçek varlık ile yapay varlık ayrımı neye dayanıyor?

01 Robotlar insanın yerini alabilir mi? Nasıl?

“Gerçek varlık” dediğimiz zaman doğal oluşum serüvenin tamamlamış ve birçok biyolojik özelliği olan varlıklar anlamına gelir. Örneğin, çevremizdeki ağaçlar, çiçekler, hatta tüm bitkiler, hayvanlar ve insanlar birere canlı gerçek varlıktır. Birde, dağlar, ovalar, denizler ve göller de cansız gerçek varlıklar olarak kabul edilebilir. Her ne kadar evrim teorisini savunanlar konuya farklı yaklaşsalar da genel anlamda kabul edilen görüş budur.

 

“Yapay varlık” ise daha sonra belli argümanlar kullanılarak insan eliyle oluşturulmuş varlıklardır. İnsanlar gelişen teknolojiyle birçok yeni buluş gerçekleştirmiş hatta “yapay zekaya” sahip insansı robotlar üretmişlerdir. Her ne kadar bu robotlar insanların yaptığı birçok şeyi yapabilse de neticede bir insanın kontrolünde oldukları için birer yapay varlıktır.

 

Teknolojinin zirvesi olarak nitelendirilebilecek bir buluş olan insansı robotların yapılmasıyla birlikte bazı tartışmalarda başlamıştır. Bazı bilim adamları bu robotların insanların hareketlerini ve duygularını ifade etme yeteneğine sahip olduğunu savunurken bazıları ise yapay zekaya sahip bu robotların insanın yerini alamayacağı görüşünü savunmaktadır.

 

Şu ana kadar televizyon filmlerinde gördüğümüz robotlar, bilim dünyasının ürettiği robotlar aynı değildir. Her ne kadar “Kısmet” adlı bir robotun insani duygular olan, sevinç, hüzün ve kızgınlık gibi tepkileri verdiği bilinse de sonuçta mekanik birere araç oldukları için her şekilde müdahale edilemeye açık birer üründürler aslında.

 

Bu nedenle benim kendi görüşüm robotların insanların hayatlarını oldukça kolaylaştırdıklarını ama bir insanın yerine asla geçemeyeceklerini düşünüyorum.

Felsefi metni diğer metinlerden ayıran özellikler nelerdir?

Felsefi metni diğer metinlerden ayıran özellikler nelerdir?

Bir düşünceyi veya konuyu farklı şekillerde yazıya dökülmüş haline “metin” denilmektedir. Konusu ve yapısı itibariyle farklı metinler uluşturulabilir. Şiir, hikâye, roman, senaryo, bilimsel yazılar ve felsefi yazılar da birer metindir. Ancak felsefi yapıları diğer metinlerden ayıran belli başlı bazı özellikler vardır. Bu özellikleri şu şekilde açıklamak gerekirse;

 

  • Şiir, hikâye ve roman gibi yazılar edebi yazılardır ve bu yazılar daha çok sanatsal bir eser olarak anılmaktadır. Felsefi yazılar ise daha çok bir düşüncenin sorgulanması veya bir problemin çözülmesine yönelik çeşitli argümanlarla desteklenen metinlerdir. Edebi metinlerde yazar kelimelerin mecaz anlamlarını ve diğer anlatım şekillerini kullanarak yazısını süsleyebilir.
  • Ancak felsefi metinlerde ana probleme yönelik mantıksal dayanaklar ve konu hakkında farklı görüşlerin de yer aldığı açıklamalar yer verilir. Felsefi metinde kullanılan kelimeler tam olarak neyi ifade ediyorsa o anlamıyla kullanılır. Eğer kavramların mecaz anlamları kullanılacaksa bu kelimelerin asıl anlamları metin içinde açıklanmaktadır.
  • Felsefi metinler işlediği konuyu veya incelediği problemi tüm yönleriyle açıklamaya ve onu desteklemek için farklı argümanlara ihtiyaç duyar. Ancak diğer metinlerde böyle bir mecburiyet yoktur.
  • Ayrıca felsefi metinlerin sonunda problemin çözümü şart değildir. Sadece problemin analizi yapılarak ve eleştirel bir şekilde bitirilebilir.
  • Felsefi metinler birçok kurucu ögeden oluşur. Bunlar; problem, gerekçe, açıklama, iddia, karşı iddia ve eleştirilerdir. Bu ögelerin kendi aralarında da tutarlı olması gerekir.

Felsefi Denemede Bulunması Gereken Özellikler Nelerdir?

Felsefi denemede bulunması gereken özellikler nelerdir?

Bir konu üzerinde yazı yazmak aslında düşüncenin kalıcı bir şeklide ifade edilmesini sağlar. Deneme yazıları da aslında bir düşüncenin çeşitli yollarla ifade edilmesidir. Deneme yazıları genellikle bir düşünceyi özgür bir biçimde sunar ve çeşitli alanlara göre değişiklik gösterir.

 

Felsefi denemeleri diğer deneme yazılarından ayıran belli başlı özellikler vardır. Bu özellikler;

 

  • Felsefi denemeler, sorgulayıcı, tutarlı ve sistemli bir yol izleyerek ileri sürülen görüşler mantıksal olarak desteklenir.
  • Felsefi denemeler edebi denemeler karıştırılmaması gerekir. Çünkü felsefi denemelerde kavramlar farklı anlamlarda kullanılabilir. Ancak bu kavramlar metin içinde açıklanarak mantıksal açıdan ispatı kolaylaşır. Edebi yazılarda ise yazar kelimelerin mecaz anlamlarını kullanabilir ve bunları açıklamak zorunda değildir.
  • Felsefi denemelerde öncelikle ele alınan konun ana problemi açıklanır, bu probleme yönelik çözüm önerileri verilir ve denemenin ne amaçla yazıldığı belirtilir.
  • Denemenin amacı açıklandıktan sonra ana problemin analizi yapılır ve kavramların mantıksal temellendirmelerine yer verilir.
  • Anlatılmak isteten probleme dair daha önce ileri sürülen görüşlerin güçlü ve zayıf yönleri de iyice değerlendirilir.
  • Felsefi denemelerde sonuç bölümünün olması şart değildir. Problemin analizi ve eleştirel değerlendirme yapılarak yaz bitirilebilir.

Felsefi Bir Metni Analiz Etmenin Amacı Nedir?

Felsefi bir metni analiz etmenin amacı nedir?

Felsefi metin analizi, genel olarak metinde geçen öğeleri ayrıştırarak aralarında nasıl bir ilişki olduğunu ortaya koymaya amaçlamaktadır. Anacak yapılacak bu analizlerde izlenecek yol ve yöntemlerin açık bir şekilde ifade edilmesi önemlidir. Analiz aşamasında hani yollardan faydalanılacağı sınırlandırılmaz ve başka yöntemler de kullanılabilir.

 

Felsefi metnin analizi yapılacağı zaman öncelikle metindeki ana problem ve filozofun bu probleme dair temel görüşleri tespit edilmelidir. Ayrıca metinde filozofun kullandığı terimler de ayrı bir öneme sahiptir. Filozofun görüşleri incelenirken kullandığı önerme, argüman ve akıl yürütmeleri de göz önüne alınarak ne derece tutarlılık içerdiğine de bakılır.

 

Felsefi metin analizinde izlenecek olan diğer yol ise metnin dilsel analizinin yapılmasıdır. Bunun için metinde kullanılan kavram ve ifadelerin anlamsal olarak doğru olup olmadıkları ve birbirlerine bağlanıp bağlanamamaları gibi hususlara dikkat edilir.

 

Felsefi metin analizin temel amacı metni doğru anlamak ve doğru yorumlamaktır. Bazı metinler genellikle yazardan bağımsız bir şekilde okuyucunun kendi bakış açısıyla anlamlandırdığı metinler olabilir. Bu durumda yazarın anlatmak istediğini değil farklı bir şekilde anlamakta mümkün olabilir.

 

Felsefi metinler bütüncül bir yapıya sahiptir ve metnin tamamı okunmadan metni oluşturan öğeler sağlıklı bir şekilde değerlendirilemez. Metin içinde birden fazla fikir olabilir ancak aslında tek bir iddiayı ortaya koyulmak istenmiştir. Diğer tüm fikirler bu iddiayı desteklemek için vardır.

 

Ayrıca filozofun yaşadığı dönemin koşulları ve yaşadığı yerinde analizinin yapılması gerekir. Bu şekilde daha detaylı analizler bağlam analizi olarak değerlendirilir.

Düşünceler Yazı İle Nasıl Güçlenir?

 Düşünceler yazı ile nasıl güçlenir?

İnsan zihnindeki düşünceleri bazı durumlarda sözlü olarak ifade edemeyebilir veya düşüncelerini sözlü olarak ne anlama geldiğini belirtemeyebilir. Bu gibi durumlarda düşünceleri yazıya dökmek en iyi yollardan biridir.

 

Yazılı olarak düşünceleri ifade etmenin bazı faydaları da vardır. Örneğin sözlü olarak söyleyeceklerinizi karşınızdaki muhatap yanlış anlayıp size ters bir tepkide bulunabilir. Ancak aynı düşünceleri yazılı bir şekilde sunduğunuzda o anda karşınızda kimse olmadığı için düşüncelerinize verilen sert tepkileri görmezsiniz. Ayrıca bazı düşünceleri sözlü olarak istediğiniz şekilde ifade edemezsiniz ama aynı düşünceleri edebi sanatları da kullanarak daha iyi bir şekilde açıklayabilirsiniz.

 

Ayrıca yazılı metinlerle daha büyük kitlelere ulaşma şansınız vardır. Bir görüşü, bir dileği veya bir isteği yazılı olarak hazırlayıp hedef kitlerle paylaşmanız daha kolaydır. Özellikle günümüzdeki sosyal ağların aktif kullanılmasında düşüncelerin yazıyla ifade edilip topluma ulaştırılması kolaydır.

 

Birde şu şekilde bakarsak; örneğin geçmişte yaşamış birçok bilim adamı, yazar, filozof veya siyasetçilerin kendi dönemlerindeki bilgileri yazıya döktükleri için savundukları görüşleri benimseyenler artmış ve bu düşünceleri daha kuvvetli bir şeklide insanları etkilemiştir. Tüm bunlarla birlikte hangi konuda yazarsanız yazın, kullanacağınız yazım dili ile düşüncelerinizi daha da güçlendirip çevrenizdekilerle paylaşabilirsiniz.

Yazı Yazmak İnsan Hayatında Neden Önemlidir?

Yazı yazmak, insan hayatında neden önemlidir?

Bazı kişiler kendi iç dünyalarında yaşadıklarını, hayal ettiklerini veya özlediği durumları sözle ifade edemez ve bunları yazıya dökerek insanlara ulaşmaya çalışır. Böylece çok değerli edebi eserler de ortay çıkar. Birçok şair, yazar veya roman yazarı, yaşadıkları olayları veya his dünyalarında olan fırtınaları yazıya dökerek kendilerini bulduklarını ifade etmektedir.

 

Yazı yazmayı seven bazı kişiler ise belli bir şöhrete veya üne kavuşmak için eser üretmektedir. Asıl amaç bu olunca bu tür yazıların ne kadar edebi değeri vardır, işte orası tartışmaya açık bir konudur. Aaa!  Bu arada sadece üne kavuşmak için yazılan yazıların hepsinin kalitesiz olduğunu söylemekte yanlış olur. Eğer bir eser yazılmış ve okuyucuya sunulmuşsa mutlaka kendine ait bir okuyucu kitlesi vardır.

 

Ancak benim kendi kişisel kanaatim, yazılan yazıların gerçekten toplum yararına olması ve yazıdaki kelimelerle okuyucuların kalbie dokunmasıdır. Yani bu şekilde yazılmış yazıları seviyorum. Ayrıca çağlar boyu yazılan tüm eserler günümüze kadar gelmiş ve biz bunlardan faydalanabiliyoruz.

 

Günümüzde de yazı yazmayı seven ve bu işe gönül verenler her ne amaçla yazarlarsa yazsınlar kendilerini çok iyi hissettiklerini düşünüyorum. Belki de hiçbir zaman dile getiremeyecekleri görüşlerini yazarak kendileri gibi hisseden insanlara ulaştırabildikleri için mutludurlar. Bu nedenle yazı yazmak kişilerin kendilerini gerçekleştirdikleri son basamak olabilir.

Felsefi bir yaklaşımla düşüncelerini yazmayla felsefi problem hakkında yazma arasında fark var mıdır?

Felsefi bir yaklaşımla düşüncelerini yazmayla felsefi problem hakkında yazma arasında fark var mıdır? Açıklayınız.

Felsefi bir yaklaşımla düşüncelerini yazmayla felsefi problem hakkında yazma arasında bence bazı farklar vardır. Çünkü felsefi bir metnin pek çok kurucu unsuru ve ögesi vardır. Bunlar; problem, kavrama, gerekçe, açıklama, iddia, karşı iddia ve eleştirilerdir. Ayrıca bu ögelerde kendi içinde tutarlı olması felsefi metnin özellikleri arasında sayılabilir.

 

Eğer felsefi bir düşünceyle yazılacak olan yazılarda bu saydığımız ögeler bulunuyorsa o metin zaten felsefi bir metin olur. Yok bu ögelere dikkat edilmeden bir metin kaleme alınıyorsa o zamanda deneme diyebiliriz. Ancak felsefi bir problemin açıklanması ve analiz edilmesi daha teknik bir konudur. Bir felsefi metnin analizini yapmak içinde belli kıstaslar göz önünde bulundurulması gerekir.

 

Felsefi bir problem hakkında yazı yazmak için geçmişte bu probleme dair öne sürülen fikirlerin bilinmesi ve bu fikirlere karşı argümanların geliştirilmesi gerekir. Ayrıca geliştirilen bu karşı argümanlar belli delillerle ispatlanmak ve desteklenmek zorundadır. Felsefi bir problemin tüm detayları en ince ayrıntısına kadar düşünülüp tartışılması ve yeni cevapların akıl ve mantığa uygun olması da önemlidir.

 

Tüm bunlarla birlikte felsefi bir problem hakkındaki tüm yazıların kendi içinde tutarlı ve yazıda kullanılan kavramların açık ve net olası da gerekmektedir. Ancak bu şekilde herkes tarafından kabul edilecek yeni çözüm önerileri ortaya çıkar.