Felsefi metni diğer metinlerden ayıran özellikler nelerdir?

Felsefi metni diğer metinlerden ayıran özellikler nelerdir?

Bir düşünceyi veya konuyu farklı şekillerde yazıya dökülmüş haline “metin” denilmektedir. Konusu ve yapısı itibariyle farklı metinler uluşturulabilir. Şiir, hikâye, roman, senaryo, bilimsel yazılar ve felsefi yazılar da birer metindir. Ancak felsefi yapıları diğer metinlerden ayıran belli başlı bazı özellikler vardır. Bu özellikleri şu şekilde açıklamak gerekirse;

 

  • Şiir, hikâye ve roman gibi yazılar edebi yazılardır ve bu yazılar daha çok sanatsal bir eser olarak anılmaktadır. Felsefi yazılar ise daha çok bir düşüncenin sorgulanması veya bir problemin çözülmesine yönelik çeşitli argümanlarla desteklenen metinlerdir. Edebi metinlerde yazar kelimelerin mecaz anlamlarını ve diğer anlatım şekillerini kullanarak yazısını süsleyebilir.
  • Ancak felsefi metinlerde ana probleme yönelik mantıksal dayanaklar ve konu hakkında farklı görüşlerin de yer aldığı açıklamalar yer verilir. Felsefi metinde kullanılan kelimeler tam olarak neyi ifade ediyorsa o anlamıyla kullanılır. Eğer kavramların mecaz anlamları kullanılacaksa bu kelimelerin asıl anlamları metin içinde açıklanmaktadır.
  • Felsefi metinler işlediği konuyu veya incelediği problemi tüm yönleriyle açıklamaya ve onu desteklemek için farklı argümanlara ihtiyaç duyar. Ancak diğer metinlerde böyle bir mecburiyet yoktur.
  • Ayrıca felsefi metinlerin sonunda problemin çözümü şart değildir. Sadece problemin analizi yapılarak ve eleştirel bir şekilde bitirilebilir.
  • Felsefi metinler birçok kurucu ögeden oluşur. Bunlar; problem, gerekçe, açıklama, iddia, karşı iddia ve eleştirilerdir. Bu ögelerin kendi aralarında da tutarlı olması gerekir.

Spor Yapmalıyız Çünkü …

 “Spor yapmalıyız çünkü…” Yarım bırakılan cümleyi kendi düşüncelerinize göre tamamlayınız.

Spor yapmalıyız çünkü obezite günümüzde ciddi bir problemdir. İnsanlar sürekli aldıkları kilolardan rahatsızdır ve görüntüleri onları üzmekte ve bazen psikolojik sorunlarla baş etmelerine sebep olmaktadır.

 

Spor yapmak hayatın akışını düzenleyen bir eylemdir. Sürekli spor yapan insanlar, hem psikolojik, hem zihinsel, hem de bedensel açıdan çok sağlıklı olacaklardır. Spor yapan insanların kansere yakalanma olasılığı oldukça düşüktür ve metobolizmaları hızlı olduğu için çok fazla kilo alamamaktadırlar.

 

Spor yapmak hayatın akışını düzenlemektedir. Spor yapan insanlar genellikle yetişecekleri yerler dolayısıyla, bir saat erken kalkmakta, sporunu yapmakta ve güne zinde başlamaktadırlar. Hem beyinlerinin açılmasına yardımcı olacak, hem kafalarını daha çok çalıştıracak olan bu aktivite psikolojileri için de çok sağlıklıdır.

 

Araştırmalara göre spor yapan insanlar, spor yapmayanlardan daha az depresyon belirtisi vermektedirler. Özellikle sabah yapılan spor melotonin salgılamakta ve insanı gün boyu rahat ve mutlu hissettirmektedir. Ayrıca bedene verdiği hoş görüntü sayesinde, insanlar psikolojik olarak rahat hissetmektedirler.

 

Spor yapmak insanı kötü alışkanlıklardan da uzak tutmaktadır. Spor yapan insanların rahat nefes almak için sigarayı bıraktıkları ve midelerini rahat tutmak için fast-food gibi yiyeceklerden de uzak durdukları görülmüştür. Bu nedenle spor her açıdan hayatımıza rahatlık ve güzellik katmakta, insanın özgüvenini sağlamaktadır.

Kütüphanelerin Hangi Saatlerde Açık Olmasını İstersiniz?

Kütüphanelerin hangi saatlerde açık olmasını istersiniz?

Kütüphanelerin her saat açık olmasını isteyenlerdenim ben. Kimisi gece uykusunu sever, kimisi gündüz. Gündüz uykusunu sevenler genellikle kafa dinlemek isteyenlerdir. Gecenin sakinliği onlara iyi gelir, ruhlarını dinginleştirir. İnsan gürültüsü, trafik, boş konuşmalar olmadan gece saatleri boyunca kitap okur kimileri.

 

Kütüphaneler gece açık olmalıdır çünkü bazı insanlar evlerinde değil de, toplulukta ders çalışmaktan ya da kitap okumaktan hoşlanırlar. Bu nedenle kütüphaneler geceleri açık olmalıdır ve insan okumak istediği kitabı rafların arasında arayıp bulmalıdır.

 

Kütüphaneler gündüzleri de açık olmalıdır, çünkü gündüz her yer kalabalıktır. Sokaklar gürültülüdür, trafik problemdir, korna seslerinden, gürültüden, dedikodudan kaçmak isteyenlerin sığınabileceği bir yer olmalıdır elbette. Kütüphaneler.

 

Gündüz kitap okumak isteyen insanlar, eve giren çıkandan ya da ev işinden bir türlü fırsat bulamazlar. Ama yanıbaşlarında bir kütüphane varsa eğer, ona ayıracak bir iki saat olsun bulurlar. Kütüphaneler gece gündüz hizmet vermelidir bana kalırsa.

 

Sürekli ders çalışması gereken öğrenciler, evlerinde dikkatlerini çekecek ve dağıtacak bir sürü unsurun olması sebebiyle, kütüphanelerde çalışmak istemektedirler ve kimisi gündüz, kimisi gece, kimisi ise hem gündüz hem gece çalışmaktadır. Bu sebeple hem onlara, hem de kitap okumak isteyenlere iyi gelmek amacıyla kütüphaneler yedi yirmidört açık olmalıdır.

Bir Ağaç Olsam … devamı için yazı

Bir ağaç olsam … devamı için kısa bir yazı yazınız.

Bir ağaç olsam sağladığım onca faydaya rağmen bir türlü kendimi yetiremediğim insanoğluna fayda sağlamaktan vazgeçerdim. Ben oksijen veriyorum, toprağı besliyorum, bazı türlerim meyve üretiyor, güzel kokuyorum, zararım yok, yemek istemiyorum, su istemiyorum, bakım istemiyorum. Peki neden beni kesiyorlar?

 

Duydum ki benden kağıt yapıyorlarmış. Ne hakla? Kim bana sordu da böyle bir yetkide bulunabildi? Konuşamıyorum belki ama canlıyım ben, nefes alıyorum. Öyle ki sizin oksijeninizi bile almıyorum, karbondioksit çekip size temiz hava sağlıyorum. Beni hiç mi düşünmüyorsunuz?

 

Yapraklarımı koparıyorsunuz, balta vuruyorsunuz, deviriyorsunuz, çaputlar bağlıyorsunuz, üzerime tırmanıyorsunuz. Konuşsanıza! Ne hakkınız var buna? Benden bu kadar faydalanırken ve benim size hiçbir zararım yokken, neden yapıyorsunuz bana bunları?

 

Ev yapmak istiyorsunuz, fabrika açmak istiyorsunuz, AVM kurmak istiyorsunuz beni kesiyorsunuz. Benim canımı kendi keyfiniz, paranız ve eğlenceniz için yakıyorsunuz. Biliyor musunuz ki, ben ve arkadaşlarım olmadan siz yaşayamazsınız. Şu dünyaya bir bakın hele! Neydi, ne oldu birden öyle! Biz insanlarla, hayvanlarla burada mis gibi geçinirken, birden ne hallere geldik, ne acılar çeker olduk biz. Yazıklar olsun diyorum sizlere. Benden üretim sağladığınız için. Hadi sağlıyorsunuz, israf ettiğiniz için. Benim canımla ödediğim o kağıtları, düşünmeden yerlere attığınız için. Benim canımla ödediğim alışveriş merkezlerinde keyif çattığınız için. Benim canımla ödediğim evlerde oturduğunuz, benim canımla ödediğim fabrikalardan para kazandığınız için. Yazıklar olsun!

Kitapsız Yaşamak; Kör, Sağır, Dilsiz Yaşamaktır Sözünden Hareketle Bir Konuşma Planlayınız.

“Kitapsız yaşamak; kör, sağır, dilsiz yaşamaktır.” sözünden hareketle bir konuşma;

Kitaplar şüphesiz ki akla gelmiş, bizi biz yapan ve kültürümüze kültür katan en değerli miraslardır. Kitaplar okunmak ve öğrenmek için vardır. Kitaplar sayesinde her gün gelişir, yeni bilgiler öğrenir ve kendimizi geliştiririz.

 

Kitaplar kimseye zarar vermeyen oldukça sıradan araçlardır. Kitaplar sayesinde bir arkadaşa ihtiyacımız olmadığı gibi hiç sıkılmayız da. Bize yeni yeni dünyalar yaratan ve bize her türlü bilgiyi açık açık anlatan kitaplar şüphesizdir ki bizim en yakın arkadaşlarımızdır.

 

Kitap okumadan yaşayan bir insan hayal edilemez bile. Ne cahildir o, ne konuşmayı biliyordur ne de buralarda kimlerin yaşadığını. Kimlerin sayesinde ayakta olduğumuzu, kimlerin sayesinde geliştiğimizi. Kitapsız yaşamak; kör, sağır, dilsiz yaşamaktır tabiki. Kitaplar yoksa evet görürüz ama göremeyiz aslında. Görmemiz gerekeni göremeyiz, körüzdür çünkü. Fikrin olmadığı bir konu hakkında bakış açısı üretemezsin, bakarsın ama asla göremezsin.

 

Kitaplar yoksa sağırız biz. Evet duyarız ama neyi duyarız. Ancak sokakta kim ne yapmış, kim hangi okulu kazanmış onu. Yani dedikoduları, faydalı şeyler duyar mıyız? Hayır, çünkü okumadık. Çünkü hakkında fikrimizin olmadığı konular bizi sıkar.

 

Kitaplar yoksa dilsiziz evet. Çünkü dilimiz konuşur ama ne konuşur? Öyle, böyle, şöyle. Dilimiz faydalı konuşur mu? İşe yarar mı? Hayır, asla. Kitaplar yoksa birer hiçiz biz.

Ağaç Kitaba Dönüşmekten Memnun Mudur?

Sizce, ağaç kitaba dönüşmekten memnun mudur?

Ağaç kitaba dönüşmekten elbetteki memnun değildir. Ağaç da bir canlıdır, insan da. İnsan öldürülüp bir şeye dönüşmekten memnun olur muydu? Elbetteki olmazdı, o halde ağaçlar da tabiki bu durumdan memnun değildir.

 

İnsanın kendini doğadaki en üstün canlı olarak görüp, diğer canlılara zarar verme hakkının olduğunu düşünmesi son derece yanlıştır ve günahtır. İnsanların ağaçları kesmeye hiçbir şekilde, sebep ne olursa olsun hakkı yoktur ama teknolojinin gelişmesi için ağaçları kesmek zorunda kalmaktadırlar. Yine de bunun bir sınırı olmalıdır ve her kafası esen gidip ağaç kesmemelidir.

 

Ağaçlar doğadan hiçbir beklentisi olmayan, yemeğini kendi üreten, suyunu yağmurdan karşılayan zararsız canlılardır. Kendi kendilerini besledikleri gibi toprağı da beslemekte ve verimliliğini arttırmaktadırlar. Bu da yetmezmiş gibi, havayı temizleyip diğer canlılara yaşama şansı sunmaktadırlar. Hiçbir beklentisi, hiçbir zararı olmayan bu güzel canlılar; üreme işlemlerini bile tek başına yapabiliyorlarken neden kesiliyorlar? Yine insanlık için. Yine onlara fayda sağlamak için.

 

Fakat eminim ki ağaçlar sağladıkları onca yararı yeterli görüyorlar ve kesilmek, ölmek istemiyorlar. Ağaçların bu duruma tabiki bir tepkileri bir karşı çıkışları var ama bunu dile getiremiyorlar. Haklarını savunamıyorlar. Bu nedenle biz insanlar, ağacın kullandığı konularda oldukça özenli olmalı ve israf yapmamalıyız. Bir gerçektir ki, ağaçların bütün insanlık üzerinde hakkı var.

Kağıt İsrafıyla İlgili Neler Düşünüyorsunuz?

Kâğıt israfıyla ilgili neler düşünüyorsunuz? Açıklayınız.

Günümüzde kağıt israfı özellikle çocuklar tarafından yapılmakta ve onlarca ağacın kesilmesine neden olmaktadır. Kağıt günümüzde her yerde kullandığımız malzemelerdendir. Gerek defter yaprakları, gerek a4, a5, a3 kağıtları olsun hepsi birer kağıttır ve daha önce de yapılışını anlattığımız gibi ağaçların kesilmesiyle yapılmaktadır.

 

Kağıtlar yanlış bir harfin yazılması ile ziyan edilmekte ve çöpe atılmaktadır. Oysa henüz kullanılmamış olan o kağıtlar müsvedde olarak değerlendirilebilir. Üzerinde hesaplamalar yapılıp, taslaklar, şablonlar oluşturulabilir. Bunlar için ayrılan kağıt miktarı bu şekilde azaltılmış olacak ve oksijen kaynağımız olan ağaçların kesimi durdurulacaktır.

 

Çocuklar kağıtlar koparıp koparıp uçak yapmamalı ve boş işler için harcamamalıdır. Ayrıca kullanılmış kitaplar, defterler ve kağıtlar biriktirilip geri dönüşüm kutusuna atılmalıdır ki; bundan oluşabilecek israf da engellensin. Çöpe atılan her kağıt, içerisinde bulundurduğu oksijen dolayısıyla doğada kaybolamamakta ve toprağa zarar vermektedir. Hem toprağın gördüğü zararı engellemek, hem de ağaçların kesilmesine engel olmak için kağıtlara verilebilecek en az zarar verilmeli ve sebep ne olursa olsun israf edilmemelidir.

 

Günümüzde ağaçlar gerekli gereksiz kesilmekte ve zararlı dumanlarla ortaya çıkan hava kirliliğini engelleyememektedir. Çünkü sayıları azdır ve artık bina yığınlarının içerisinde pek az karşımıza çıkmaktadır. Ağaç hem toprağı besleyen, hem de havayı temizleyen bir canlıdır ve çevreye bilinen hiçbir zararı yoktur. Ağaçlar kesilmemeli, aksine yenileri her fırsatta ekilmelidir.

Kağıt Nasıl Üretilir? İşte Cevabı …

Kâğıt nasıl üretilir? Araştırınız.

Okullarda, işyerlerinde, toplantılarda ve hatta evlerde kullandığımız kağıtlar hayatımızın birer parçasıdır ve bilgisayara yazı yazmanın kolaylaştığı ve cepte taşınabildiği günümüzde hala kullanılmaktadır. Peki kağıt nasıl üretilir?

 

İlk adımda kağıdın hammaddesi olan ağaçlar kesilip kütük haline getirilir. Kütük haline gelmiş olan ağaçlar, tıpkı bir patates soyuluyormuşcasına iç kısımlarına zarar vermeden dikkatli ve özenli bir şekilde soyulur. Kütükler soyulduktan sonra küçük parçalara ayrılırlar ve içerisine eklenen kimyasallar ile birlikte öğütülüp hamurlaştırılırlar.

 

Ağaçların liflerini bir arada tutan “Ligni” adındaki maddenin çözülmesiyle, öğütme işlemi oldukça kolaylaşacak ve kimyasalların etkisi hamur haline gelmesi zorlamayacaktır.

 

Hamur haline gelen kütükler yine içerisine kimyasallar ekletilerek beyazlatılırlar. Kimyasallar karıştırma makinasına parçalanmış ve hamur haline getirilmiş kütükler ile atılarak bu işlemi kolaylaştırırlar. Karıştırıcının içerisine hamur beyazladıktan sonra, kağıdın kaliteli bir hal alması ve ufak sorunlar karşısında yırtılmaması için bazı kimyasallar eklenir. Bu kimyasallar suya karşı dirayetini arttırmak için atılan renk pigmentleri ile, Çin kirecidir. Karıştırıcı sayesinde lifler pürüzsüzleşir ve kağıdın oluş aşaması neredeyse tamamlanır.

 

Hamur içerisine aldığı onca karışım sonrasında sıvılaşır ve içerisindeki suyu atması için bir bendin üzerine dökülür. Suyunu atıp tekrar katılaştıktan sonra, hamur silindir ile sıkıştırılır. Silindir ile sıkıştırılmış olan hamur suyunu tamamen kaybeder ve düzleşir. Sıcak silindir ile kurutulan hamur artık kağıttır.

Kâğıt Ne Zaman Ve Kimler Tarafından İcat Edilmiştir?

Kağıt ne zaman ve kimler tarafından icat edilmiştir? Araştırınız.

Kağıt yazının icadından yıllar sonra, ahşap, otlar ve atıklar karıştırılarak elde edilen hamurun preslenmesi ile icat edilmiş ince malzemedir. İnsanların haberleşmek için ya da bulduklarını gelecek nesillere aktarmak için, ya da bir zamanlar yaşadıklarını yıllar sonra da belirtmek için yazıyı bulmuşlar ve kağıdın olmaması dolayısıyla yazdıklarını taş tabletlere, mağara duvarlarına, ağaç kabuklarına yazmışlardır.

 

MÖ 2 yüzyılda Cai Lun tarafından icat edilmiştir fakat Çinliler kağıdı bulduklarını uzun bir süre gizli tutmuşlardır. Çünkü kağıdın bulunması Çinliler için çok değerlidir ve saklayabildikleri kadar bu durumu saklamışlardır.

 

Bilinen en eski kağıdın MÖ 150 yılından kalmadır ve üzerinde bir yazı yoktur. Çin Seddi yakınlarındaki bir kulübede bulunmuştur. Bundan önceki döneme ait bir kağıt ise 1957 yılında Çin yakınlarında bir mezarda bulunmuştur ve onun da üzerinde yazı yoktur. MÖ 140 ile 87 yılları arasından kaldığı bilinmektedir.

 

Modern kağıt ise 1774’te Justus Claproth tarafından bulunmuştur. Mr. Claproth bir hukuçudur. Kağıt o zamanlar yapılması zor bir malzeme olduğu için oldukça pahalıydı fakat 1840 yılında Freidrich Gottlob Keller tarafından icat edilen kağıt makinesi ile kağıt yapımı kolaylaştı ve maliyeti azaldı. Gittikçe kağıt üretebilen makina oranı arttı ve seviyeleri her geçen gün ilerledi.

Müzik Ruhun Gıdasıdır Sözünden Ne Anlıyorsunuz?

“Müzik ruhun gıdasıdır.” sözünden ne anlıyorsunuz? Düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.

Müzik olmadan yaşam sağlamak neredeyse imkansızdır. Müzik insanın ruhunu dinginleştiren ve huzursuzluğuna huzur katan mucizevi bir şeydir. Çoğu insan hayatının her köşesinde müzik dinlemekte ve kendini bu şekilde içinde bulunduğu yalnızlıktan kurtarmaktadır.

 

Müzik ruhun gıdasıdır çünkü müzik sayesinde ruhlarımız sakinleşir. Anne karnında kıpır kıpır olan bir bebeğin, annesinin veya babasının sesinden masal dinlediğinde sakinleşmesi bunun en baş örneğidir. Ya da çok sinirlenmiş bir insan, biraz müzik dinlediğinde olanı biteni kısa zamanda unutabilir.

 

Müzik her insanı rahatlatmaktadır. Sınav stresine girmiş bir öğrenci, müzik ile bütün yorgunluğunu attığı gibi daha verimli ders çalışır. Müzik ruhumuza en iyi gelen şeydir.

 

Psikolojik araştırma sonuçları ele alındığında, müzik dinleyen insanın müzik dinlemeyen insandan daha üstün olduğu anlaşılır. Müzik dinleyen insan daha sakindir ve olaylar karşısında ne tepki vermesi gerektiğini çok iyi bilmektedir. Fakat müzikle arası olmayan insanlar için böyle bir durum geçerli değildir, onlar her zaman daha agresif ve sinirli olmaktadırlar. Bununla ilgili psikolojik olarak kanıtlanmış daha bir sürü örnek bulunmaktadır.

 

Ruhumuz hareketlerimizi kontrol etmemizi ve dünyaya karşı bakış açısı kurmamızı sağlayan varlığımızdır. Ruhumuzu beslemek ve bizi her zaman daha narin yapmasını istiyorsak, onu müzik ile beslemeliyiz. Ruh halimiz dinlediğimiz müziğe göre değişir. Bunu şu şekilde analiz etmek de mümkündür; Arabesk veya slow bir müzik dinlendiğinde dertsiz insan bile dertlenir fakat hareketli müzik insanı derdi olsa bile neşelendirecektir. Müzik ile ruhun ilişkisi bu şekilde açıklanabilir.