İçme sularının tadının farklı olması neden kaynaklanıyor olabilir?
Su, evren üzerinde yaşayan her canlı için bir yaşam kaynağıdır. İnsan, bitki ve hayvanların yaşayabilmesi suyun varlığına bağlıdır. Çeşmeden akan veya içmek için satın aldığımız suların tadları birbirinden farklıdır. Peki bu farklılığın sebepleri nelerdir ?
Su döngüsü sırasında kaynak sularından buharlaşan sular yağmur suyu olarak yeryüzüne tekrar döner. Bu dönen sular yerçekimi sayesinde toprak ve kayalar ile karışarak yer altına iner. Yeraltında bu sular toprağın içerisinde bulunan bazı mineralleri içerisine alır. Bu minerallerden bazıları suyun rengini, tadını ve kokusunu değiştirir. Evimizde çeşmelerden akan veya hazır şişeler içerisinde bulunan sular doğada hazır halde bulunan suların arıtılması ve temizlenmesi sonrasında bizlere ulaşır. Arıtılması esnasında ise Ph dengesi sağlanarak içerisinde bulunan mikroorganizmalardan arındırılır. Her suyun Ph değeri ve içerisinde bulunan minerallerin miktarının farklı olmasından dolayı her suyun tadı, kokusu ve rengi farklıdır. Peki ideal bir su nasıl olmalıdır ?
- İdeal bir suyun içerisinde demir, mangan ve hidrojen sülfür gibi elementler kesinlikle bulunmamalıdır. Üzerinde yazan değerlere bakarak bu konuda fikir sahibi olabilirsiniz.
- Vücudumuzun dengesini bozacak veya hastalık yapabilecek mikroorganizmaları kesinlikle iç
- Renksiz, kokusuz, berrak ve yeterli derecede yumuşak bir yapıya sahip olmalıdır.
- Bazı kimyasal maddeler canlı vücudunda zehirli bir etkiye sahip olabilir. Civa, arsenik, krom ve selenyum gibi bu maddelerin su içerisinde bulunmaması gerekmektedir.
Çeşme suyu olarak evimize ulaşan sular devlet tarafından arıtma tesislerinde gereken işlemlerden geçerek son haline ulaşmaktadır. Yapım tarihi eski olan binalarda su tesisatları da yıpranmış, küflenmiş bir yapıya sahip olduğundan içerisinde bazı kimyasal maddeler barındırabilir ve kokabilir. Bu yüzden içme sularını dışarıdan satın alırken yukarıdaki özelliklere hassaslıkla dikkat ederseniz hastalıklardan kendinizi korumuş olursunuz.