İnsan haklarının belirlenmesi ve korunması noktasında filozofların ne gibi etkileri olmuş olabilir?
İnsan hakları konusunda tüm çağlarda ünlü düşünürler kendi görüş ve fikirlerini belirtmişlerdir. Bunların başında ise Immauel Kant gelmektedir. Kant, ahlak felsefesiyle tüm insanların özgür ve empirik düşüncelerden bağımsız saf akıldan çıkarmayı hedeflemiştir.
17. yüzyıl felsefesinde mutlak monarşi hakimiyetini sürdürülürken, tüm yetki ve gücün devlet elinde bulundurulmasına ilk karşı çıkanlardan biri J. Locke olmuştur. Look monarşiye karşı libarilizmi yani özgürlükçü düşünceyi savunmuştur.
J. Locke insanların doğal hayatta özgür yaşadıklarını, herkesin eşit olduğunu ve birbirleriyle dayanışma içinde olduklarını belirtir. Eğer düzeni bozan biri olursa aynı şekilde cezalandırma yetkisinin kendisine verileceğini savunur. Ancak burada kişilerin öfkelerine yenik düşeceği endişesi doğar ve bu durumun hukukun güvencesi altında olması gerektiğini belirtir. Bu hukuk sistemini de kişilerin kendi istekleri doğrultusunda kurulduğunu söyler. Böylece adalet ve eşitlik tüm insanlar için aynı şekilde uygulanabilmektedir. Locke’ta toplum sözleşmesinden yana fikirlerini beyan etmektedir. Ayrıca Locke, her ne kadar günümüzde kullanılan güçler ayrılığı ilkesi gibi olmasa da şimdiki hukuk sisteminin oluşumuna büyük katkılarda bulunmuştur.
Locke, devletin gücünü, yasama, yürütme ve yargı olmak üzere üçe ayırmıştır. Böylece devlet ve bireyler arasında tüm uyuşmazlıklar adaletli ve tarafsız bir şekilde çözüme kavuşturulacaktır. J. Locke dışında Montesquie ve Rousseiu gibi düşünürlerde insan hakları ve benzeri konularda birçok fikir üretmişlerdir. Montesquie de insanlar arasındaki adalet ve özgürlüğün sağlanması için güçler ayrılığı ilkesini savunur. Rousseiu ise insanların özgür olabilmeleri için doğal yaşamlarına uygun yasaların çıkarılmasından yana görüş bildirir.