21. yüzyılda yaşayan bireyler olarak hiçbirimizin asıl komşuluğun ne demek olduğu konusunda bir fikri olmadığını belirtmek istiyorum. Babaannemin ve dedemin yaşadıklarına son derece önem verip, her anlattıklarını dikkatle dinleyen biri olarak söylemeliyim ki, onların yaşadıkları bambaşka bir şeymiş; gerçek komşuluğun ne demek olduğunu yalnızca onlar açıklayabilirler.
Günümüz şartlarına bakılınca, yine çat pat yürütülen komşuluk ilişkilerinin ne kadar gerekli olduğuna değinmek isterim. Bir tuzunuz olmaz, komşudan alırsınız; bir yumurta acil lazımdır, komşunuz verir. Ama asıl önemli olan, siz evde olmadığınızda bile evinizi emanet edebileceğiniz bir kapının olmasıdır.
Komşuluk ilişkilerini sıkı tutmanız her konudan size fayda sağlayacaktır. Örneğin dinen komşulukla ilgili onlarca hadis bulunmaktadır. Bunun dışında şöyle düşünün; bir gün iştesiniz ve işleriniz çok yoğun. Mesai saatinin bitiminde çıkmanız mümkün değil ama servis çocuğunuzu yine aynı saatte kapıya bırakacak ve evinizde hiç kimse yok. Annenizi aradınız açmadı, kayınvalideniz uzakta, dedelerin de çok önemli işleri olması dolayısıyla size yardım edecek bir Allah’ın kulu yok. Aslında var, komşunuzdan eminseniz ve ona sonsuz güveniyorsanız çocuğunuzu emanet edebileceğiniz en iyi yer orası. Hem yönünüzü değiştirmeyeceksiniz, hem de çocuğunuza en az sizin baktığınız gibi bakıldığına emin olacaksınız. İşte komşuluk bu aşamada çok önemlidir, komşunuzla aranız iyiyse ve o iyi, güvenilir biriyse çocuğunuzu emanet etmek için ailenizden önce bile onu arayabilirsiniz. Ne demiş atalarımız, “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.”