Renklerin sudaki sihirli dansı söz grubundan ne anlıyorsunuz?

Renklerin sudaki sihirli dansı” söz grubu bana, yüzyıllardan günümüze kadar süregelen ve modası hiç geçmeyen bir sanat olan ebru sanatını çağrıştırıyor.

 

Ebru sanatı, kâğıt sanatlarından yalnızca bir tanesi olup geçmişi Osmanlı dönemine dayanmaktadır. Ebru sanatının özünde, o dönemlerin bir özelliği olan usta çırak ilişkisi söz konusudur. Bu sanat, sanatçının iradesinden bağımsız olarak pek çok olaydan ve durumdan etkilenebilen bir özelliğe de sahiptir. Birbirinden farklı renklerin mükemmel bir ahenk içerisinde kaynaşmasından dolayı renklerin su ile dansı, renklerin ahengi ya da uyumu gibi adlarla da ifade edilir. İsmini ise Farsça bir kelime olan ve bulut anlamına gelen kelimeden almıştır.

 

Ebru sanatı ile harikalar ortaya koymak mümkündür. Her insanda farklı duygular cereyan ettiren bu sanat, günümüzde de pek çok sanatçı tarafından icra ettirilmektedir. Devrin önemli ve son sanatçıları arasında yer alan Mustafa Düzgünman, bu sanata yönelik olarak geliştirmiş olduğu sanat eserleri ve çırakları ile büyük dikkat çekmiş olan bir sanatkardır.

 

Ebru sanatı yapılırken kullanılan kâğıt, emici nitelikte 1. hamur kâğıt olarak tercih edilmelidir. Aynı zamanda kirte olarak adlandırılan özel bir tutkal da kullanılmaktadır. Bu tutkal, su ile karıştırılır. Tekne olarak isimlendirilen ve içine kitre atılan kaplar yanında siyah, oksit sarı, lahur çiviti renkleri şeklinde kullanılır. Tüm bunlarla birlikte kullanılan fırçaların at kuyruğundan yapılması gerekmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir