Türk kültüründe “ney” tasavvuf anlayışıyla özdeşleşmiştir. Buna benzer başka örnekler verebilir misiniz?

Türk kültüründe “ney” tasavvuf anlayışı ile özdeşleşmiştir. Buna benzer başka örnekler verebilir misiniz?

Mevlevilik deyince akla ilk sema gelir. Sözlük olarak; musiki ezgisi dinlerken vecde gelip hareket etmek, kendinden geçip dönmektir. Hz. Mevlana döneminde belli bir düzene bağlı kalmaksızın dini ve tasavvufi bir heyecan vesilesiyle yapılırken daha sonra Sultan Veled ve Ulu Arif Çelebi döneminden başlayarak Pir Adil Çelebi dönemine kadar ciddi bir disiplin içerisine alınmış sıkı bir düzene bağlanmış yorumu öğrenilir ve öğretilir olmuştur.

 

Sema sembolik açıdan kainatın var oluşunu, insanın dünyada dirilişini, Allaha olan aşk ile hareket edişini ve kulluğunu fark edip İnsan-ı Kamil’e doğru yol alışını ifade eder. Sema eden kişilere ise semazen adı verilir. Mevlana’nın düşünceleri incelendiğinde ney’in sema kadar önemli bir yeri olduğu görülmektedir. Ney tasavvufta insanı temsil eder. Ney kamıştan yapılır ve kamış bataklıkta yetişir. İlk başlarda yani bataklıktan koparıldığında hiçbir işe yaramayan ney içi boşaltılıp kurutulduktan sonra inlemeye yani içinden insanları etkileyen o sesi çıkarmaya başlamaktadır. Ney belli mertebelerden geçtikten sonra ses çıkarmaya ve anlatmaya başlar. İnsan ile ney bu yönden birbirine benzetilir. İnsan bir varlık olarak yani maddi olarak hiçbir şey ifade etmezken manevi anlamda ızdırap çekip olgunlaştıktan sonra değer kazanır. Allah katında makbul insan olabilmek manevi olarak kendini yetiştirmek ve olgunlaşmak ile olmaktadır. Manevi olgunluğa ermiş kişinin söyledikleri anlamlıdır ve insanları etkiler Tıpkı neyin içi boşalıp yandıktan sonra çıkardığı ses gibi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir