“Yüce Allah bir kudsî hadiste şöyle buyurur: ‘Kim benim bir veli kuluma (dostuma) düşmanlık ederse, ben de ona harp ilân ederim. Kulum, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli bir şeyle bana yaklaşamaz. Kulum nafile ibadetlerle de bana yaklaşmaya devam eder, ta ki ben onu severim. (Sevince de) artık onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden isterse muhakkak ona (istediğini) veririm. Bana sığınırsa muhakkak onu korur ve kollarım…’ ” (Buhârî, Rikâk, 38.) Yukarıdaki kudsi hadise göre, Yüce Allah ile O’na gerçekten kul olanlar arasında nasıl bir ilişki vardır? Yorumlayınız.
Kul, Allah’a iyi niyetiyle, güzel gönlü ile mutlak iyi işler yaparak yaklaşır ise Allah’ın kendisinin her zaman yanında olacağını belirtmekte. Böyle kulların düşmanına düşman, dostuna dost olarak yanlarında bulunacağını söyleyen Allah, düşman olan kullarının gerekli olan ibadetlerin dışında Allah’a daha fazla yaklaşamayacağını belirtmektedir. Ancak nafile ibadetlerle ile yaklaşabilir. Nafile ibadetler, farzların takviyesidir. Kulun Allah’a yakınlaşmasına vesilelik eder. Nafile ibadetler, kulluk şuurunu canlı tutup, kalbi rakikleştirir (Rakik ; İnce, Narin, Yufka Yürekli), ruhu inceltip, yüze nur bahşeder. Allah kulun nafile ibadetlerini kabul edip, tekrardan o kulunu sevince hem kalbi olarak gözü, hemde dünya’dan ahirete kalan olan yolculuğunda yardımcı olacağını ve sadece saf duygular ile bir şey isteyeceği zaman Allah’a sığındığında Allah’ın kulunu geri çevirmeyeceğini belirtiyor. Allah’a sığınırsa zafere ulaşır, sürekli onu korur ve kollar. Allah ile kul arasında ki bu ince çizginin, iyi niyet ile güçleneceğini çok iyi görmekteyiz. Bizler Allah’ın sevdiği kullardan olabilmek için sadece ona sığınmalı, iyi niyetimizi kaybetmemeli, kalp gözümü kötüye bakmak için kullanmamalıyız. Allah her şeyden üstündür.