Elif Şafak, 2009 yılında Aşk romanını okuyucularıyla buluşturmuştur. Kitabın arka kapağında yazılan sözler oldukça dikkat çekmektedir.
“Ya ortasındasındır AŞK ’ın merkezinde; ya da dışındasındır, hasretinde…”
“Aşk… Kitap içinde bir kitap, hayatın anlamı peşinde bir aşk macerası…
Aşk… Elif Şafak’tan arayışa, gerçeğe ve keşfetmeye dair bir roman…”
Aşk – ÖZET
Türkiye’nin ünlü yazarlarından biri olan Elif Şafak, Mevlana’nın Aşk Şeriatı kavramından yola çıkarak bir aşk romanı yazmıştır. İlk başta aşk sanılsa da aksine dini ögelerin yer aldığı bir romandır.
Amerikalı bir ev kadınının hikayesi yer alıyor. Ella, orta yaşlarda monoton hayatı olan bir kadındır. İş arayışına girer ve bir yayınevinde editör asistanı olarak işe başlar. Ella okumayı çok sevmektedir. Zahara adında bir yazarın asistanı olur. Yayınevi, tasavvuf felsefesini konu alan tarihi bir romanı okumasını ve değerlendirmesini ister. Ella için bu oldukça basit bir iştir. Ancak kitaptan çok etkilenir ve hayatında değişiklikler yapmaya karar verir.
Kitap, Ella’nın Mevlâna ile tanışmasını ele almaktadır. Tanışmanın ardından Ella’nın aşka olan bakış açısı değişir ve aşkı yeniden keşfeder. Keşfettiği bu aşk Ella’yı bilmediği bir yolculuğa sürükler. Roman da Aşkın 40 Kuralı bahsedilir. Bu kurallar, Elif Şafak’ın hayal gücünün bir yansımadır. Kitapta Şems Tebriz’i üzerinden anlatılsa da tamamen hayal ürünüdür.
İşte Aşkın 40 Kuralından bazıları…
Kader, hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten, “ne yapalım kaderimiz böyle” deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergâh bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin ne de hayat karşısında çaresizsin. Bunu anlatır Yirmi Dokuzuncu Kural.
Otuz Birinci Kural: Hakk’a yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı. Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir. Kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık; kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp… Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız. Ama kimimiz bundaki hikmeti anlar ve yumuşar; kimimiz ise, ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.
Otuz Dördüncü Kural: Hakk’a teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir. Tam tersine, böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir. Teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır; emin bir belde de yaşar. Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba İlahi aşk peşinde mi koşmalıyım mecazi mi, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani mi diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur. AŞK’ın ise hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur. Başlı başına bir dünyadır aşk ya tam ortasındasındır, merkezinde, ya da dışındasındır, hasretinde.
Diğer kitap özetleri için kitaplar kategorimize bakabilirsiniz…