“Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla/Köyümüz, köylümüz, memleketimiz” Bu dizelerde Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun türkülere yüklediği anlamla ilgili düşüncelerinizi paylaşınız.
Şimdilerde çok çabuk meşhur olup şarkı söyleyenleri izliyoruz televizyondan. Şaşırmamak elde değil. Nasıl bu kadar çabuk meşhur oluyor diye ayrı düşünüyorum, nasıl bu şarkının dinlenmesini sağladı diye ayrı düşünüyorum. Müzik zevkinden mi yoksunuz artık bilemedim. Toplumun belli bir kısmını bu konuda eleştirmezsem içimde kalır. Her şeyi geçtim çok ta çabuk unutuluyor bu isimler. Bir anda karşımıza ünlü diye çıkanlar bir anda silinip gidiyor. Eskilere bakıyorum birde. Yıllarca tanınan ve mütevazi kişilikleriyle topluma sanatlarının yanı sıra değer katan usta eserleriyle toplumun nabzını tutan gerçek sanatçılar var olmuş. Hala biz bile görmediğimiz kimi eski sanatçıların eserlerini hayranlıkla dinliyoruz.
Türkü ile şarkı ayrımını yapmamız bizim için faydalı olur. Şarkıların güncel duygulardan bahsedip o günü kaleme alması geçerliliğini kısa süre içinde yitirmesine sebep oluyor. Türkülerin ise yıllar boyu dinlenmesi ve kültürün bir parçası olması farkını ortaya çıkarıyor. Tabi bunlar üzerinde çokça durulacak ve iki farklı türün ayrımını ortaya çıkaracak bir çok nedenden sadece bir kaçı. Soruda geçen türkülerin yüklendiği anlamsa verdiğimiz örnekle eşdeğer. Yazar, yaşadığı toplumun kültürünü, coğrafyasını ve insanını yansıtacak olan yegane anlatım tarzının türküler olduğundan bahsetmekte. Haksız da sayılmaz. Her türkünün yüklendiği bir anlam olduğu gibi her türkünün yaşanmış bir hikayesinin varlığı da söz konusu. Onu kalıcı kılmak ve dillerden dillere söylenmesini sağlamak için daha çok neden sıralayabiliriz.