Bilimsel çalışmalar teknolojinin gelişmesi ile birlikte her geçen gün biraz daha artıyor. Bunun sebebi üzerine düşünüldüğünde ise hem ihtiyaçlar hem de insanlığın genel olarak keşfetmeye ve inşa etmeye duyduğu merak ortaya çıkıyor. Evet, insanlar yüzyıllar boyunca bir hastalığı tedavi etmek için, yaşamı kendi türüne daha pratik ve kolay bir hale getirmek için çeşitli bilimsel çalışmalar yaptı ve hatta bu bilimsel çalışmalar ışığında yepyeni icatlar türetti. Fakat bilimsel çalışmalar bu pragmatik deneylerin ötesinde felsefi ve insani bir tutkuyu da tatmin etmesi ile biliniyor. İnsanın içinde bastıramadığı, ne olursa olsun yeri geldiğinde ateşlenen mükemmel bir bilme ve hakim olma tutkusu var. Bir ağacın moleküllerinden gökyüzündeki yıldızların şekillerine kadar her şeyi bilmek istiyoruz. Ancak bilirsek dünya içerisinde kendimizi güvende hissedebiliriz. Örneğin ancak ve ancak neden yağmur yağdığını ve hangi durumlarda yağmur yağmayacağını bilirsek yağmurun yağmasından korkmayacak ve dünya içerisinde kendimizi güvende hissedeceğiz. Dolayısıyla dünyada olup bitenlerin farkına varmak biz bilinçli hayvanlar olan insanlar için oldukça önemli. İşte bilimsel çalışmaların hizmet ettiği en büyük amaç da tam olarak bu. Bilimsel çalışmalar yaşadığımızı dünyayı ve yaşadığımız beden ile zihni daha iyi anlamamız için yapılan çalışmaların tamamıdır. Bu da yaşamımız içerisindeki belirsizliklerden kurtulmamızı sağlıyor.