Batı’da çeviri faaliyeti oldukça eskiye dayanır. Zamanla çeviri faaliyetleri de gelişme göstermiştir. Hatta çeviri faaliyetleri Eski Yunan ve Roma İmparatorluklarına dayandığı söylenmektedir. Her ne kadar çeviri insanoğlunun tarihi kadar eskiye dayansa da zamanla, toplumun gelişmesiyle paralellik göstermektedir. M.Ö 3000 yıllarında çeviri yapan insanların bunu daha çok sözlü olarak yaptıkları gözlenmiştir. İlk yazılı çeviri ise Eski Ahit metinleridir.
Doğu’da ise çeviri etkinlikleri Batı’daki kadar gelişme göstermesi zaman almıştır. Batı dillerinde yazılmış eserler, Arapça’ya çevrilmeye başlanmış. Beytü-l Hikme yani Bilgi Evi adı verilen merkezde çeviriler yapılmış, bu çevriler, Endülüs Devleti’yle Doğu’dan Batı’ya doğru ulaşmıştır. Batı’nın birçok eserleri de Doğu’ya taşınmış, Eski Yunan dilinden, Hintçe’den, Farsça’dan ve İbranice’den çeviriler yapılmıştır. Dolayısıyla bu çeviriler sayesinde, bilimde, sanatta, ekonomide, tarihte ve daha birçok alanda gelişme yaşandı. Elbette Batı’da, Doğu’nun ilim, bilim, ekonomi, sanat gibi faaliyetlerini öğrenme açısından, çeviri alanlarını yönlendirmeye başladılar. Bunların dışında yapılan savaşlarla, ticari anlaşmalarla, kervanlarla yapılan etkileşimlerim çeviri faaliyetlerine etkisi vardır.