Felsefenin yöneldiği ilk konu ve problemler hakkında gerek arkeologların gerek antrologların gerek ise sosyologların çok sayıda çalışması olmuştur. Bunların yanı sıra evrimsel psikologların da en çok çalıştığı konulardan bir tanesi ilk insanın psikolojik olarak hisleri, istekleri ve düşünceleridir. Bu kapsamda felsefenin yöneldiği ilk konulardan birinin kendini ve dünyayı anlama üzerine yoğunlaştığı söylenir. Felsefe ilk zamanlarda modern bir düşünme disiplini olarak görülmedi, felsefe bir anlamaya çalışma etkinliğiydi.
Örneğin şimşek çaktığında ve yağmur yapmaya başladığında bu yağmurun neden yağdığı, gökyüzündeki ihtişamlı fakat korkutucu aydınlığın neden oluştuğu gibi sorular insanların beyninde yer edinirdi. İnsanlar ise bu sorulara kendi çaplarında mantıklı olacak cevaplar bulmaya çalışırlardı. İlk zamanlarda bu cevaplar supernatural da denen doğaüstü güçlere yoruldu. Bu da kuşkusuz din felsefesinin ve ilkel dinlerin başlangıcına atılan bir adımdı. Zaten tarihe ve tarihi kalıntılara bakıldığında, müzeler ziyaret edildiğinde görülür ki hakkında en çok motif bulunan konulardan bir tanesi de din ve Tanrı’dır.