İnsanın özgürlük olduğu görüşüne nasıl ulaşılmıştır?
Özgürlük, Ahlak felsefesinin konuları arasında tartışılmış ve değerlendirilmiş bir kavramdır. “İnsan eylem ve davranışlarında ne kadar özgürdür?” sorusu ahlak felsefesi tarafından incelenmiş ve yanıt aranmıştır. Özgürlük kavramı sorumluluk ile birlikte daha çok değerlendirilmiş ancak özgürlüğün kesin bir tanımı ne yazık ki yapılamamıştır. Şöyle ki; özgürlük kime göre veya neye göre özgürlük diye düşünecek olursa herkes farklı cevap verecektir. Çünkü birine göre özgürlük olan şey başka biri için özgürlük olarak kabul edilmeye bilir. Bu nedenle felsefeciler de bu konuyu ahlak felsefesi alanında incelemiş ve farklı görüşler ortaya atmışlardır.
Bu sorunun cevabını net olarak verebilmek biraz güç. Ancak Sartre’nin “Varlık ve Hiçlik” kitabında belirtiği özgürlük kavramına şöyle bir bakacak olursak; Sartre, insanı her an varoluşunun özünü oluşturan ve özgür bir bilinç olarak tanımlayarak mutlak özgürlüğü sorumluluk fikriyle bağdaştırır. Sartre’nin bu düşünceleri tartışma konusu da olmuştur. Sartre’ye göre özgürlük; insanın kendine karşı duruşu ve insanın kalbindeki insan olma gerçeğine göre zorlayan aslında “hiçliktir.” Yani özgürlük bir varlık değil aslında insanın kendi öz varlığı ve onun var olma hiçliğidir.
Genel anlamda özgürlük düşüncesinin insanlar arasında anılmaya ve istenmeye başladığı dönemler tam olarak Aydınlanma Çağı’dır diyebiliriz. Rönesans’ında etkisi insanların daha özgür ve daha rahat bir hayat yaşam istemelerini tetikleyerek toplum arasında yayılmıştır.