Dünya şekli itibarıyla farklı iklim kuşaklarına sahiptir. Boylamlara göre değişen iklim şartları değişik coğrafi şekillerin meydana gelmesine de neden olmaktadır. Ülkemiz de orta kuşakta bulunan coğrafi bölgeler üzerine kurulduğundan dolayı kutup ya da ekvatoral bölgelerde bulunan ülkelerle benzerlik göstermemektedir. Bundan dolayı da coğrafi durumlarında değişiklik görülmesi istisnalar dışında ortaya çıkan bir durum olarak ifade edilmektedir. Türkiye içerisinde de bazı bölgelerde bu istisnalara yer verilerek kutup kuşağında görülen yeryüzü şekilleri de gözlemlenebilmektedir.
Genel olarak buzul çağı içerisinde oluşmuş olan yeryüzü şekillerinde bu tür etkiler görülmekte olup; Türkiye içerisinde genel olarak yüksek rakımlı dağlarımızda mevcut olan bir unsur olarak ifade edilmektedir.
Toroslar’da, Bey Dağları, Sultan Dağları, Bolkar Dağları ve Aladağlar
Göller Yöresi’nde, Davras ve Dedegöl Dağları
Doğu Anadolu Bölgesi’nde, Mescit, Yalnızçam, Bingöl, Buzul, Süphan, Sat ve Ağrı Dağları
İç Anadolu Bölgesi’nde, Erciyes Dağı
Marmara Bölgesi’nde, Uludağ
Karadeniz Bölgesi’nde, Kaçkar ve Giresun Dağları
Ülkemiz içerisinde ve ülkemiz ile aynı kuşakta bulunan ülkelerde moren, sandir yaylası ve drumlinler pek nadir bir biçimde görülmektedir. Bu yüzden daha çok Dünya’nın en kuzey noktalarına doğru ilerlerken bu gözlemleri yapmak son derecede normal bir durum olarak görülmektedir.