Küçük yerleşim bölgelerindeki dağ, göl, ova gibi yer adlarının tanınmasında buraların adına şiirler yazılmış olmasının etkisi olabilir mi? Tartışınız.

Küçük yerleşim bölgelerindeki dağ, göl, ova gibi yer adlarının tanınmasında buraların adına şiirler yazılmış olmasının etkisi olabilir mi? Tartışınız.

 

Küçük yerleşim yerlerindeki dağ göl ve ovaların ya da yer adlarının tanınmasının altında buralara şiirler şarkılar ve hikâyeler yazılmasını çok büyük bir rolü olduğunu düşünüyorum. Bunu da bir atasözü ile açıklamak istiyorum.

 

Söz uçar yazı kalır der atalarımız. Yazılan her şeyin ölümsüz olabileceğini de düşündürebilir bu söz bizlere. Herhangi bir mecra bir oluşum edebi eser şeklinde yazıya geçirilip oradan da tarihe geçirildiğinde o artık bir kişi veya sadece bir topluluğun bilgisine de değil tüm dünyanın bilgisine açık hale gelir.  Yani bilgi evrenselleşir. Bugün Türkiye’ye hiç gelmemiş biri bile Necip Fazıl Kısakürek’in kaleme almış olduğu Sakarya Türküsü adlı şiiri okuduğunda Sakarya nehri hakkında bilgi sahibi olacak ve dolaylı yoldan böyle bir oluşumun varlığı da aklına kazınacaktır.

 

Yine bir örnek verecek olursak Çanakkale ‘de var olan aynalı çarşıyı bilmeyen yoktur peki kaçımız Çanakkale’ye gidip aynalı çarşıyı görme imkânına sahip olduk.  Belki de pek azımız.  Bu durumda diyebiliriz ki Çanakkale içinde aynalı çarşı diye başlayan türkünün bize katkısı bu öğrenme olmuştur. Tokat yollarının taşlı olduğunu bilmek için tokatlı olmak değil türküyü bilmek gerekir. Bu da bir başka örnektir bu duruma. Edebi eser hem zamanı, hem doğayı, hem de yaşanılan anı ölümsüzleştirme vasfına sahiptir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir