Namık Kemal’in “Edebiyatsız millet, dilsiz insan gibidir.” sözünden ne anlıyorsunuz?
Edebiyatın gelişimine büyük katkıları olan usta kalem. Namık kemal. Elbette ki, söylediği sözlerle kitlelere ulaşmayı hedefleyen muhterem şahsiyet, yine bir benzetme ile gözümüzün görmesini istediği önemsiz sanıp es geçtiğimiz bir durumu el alıyor.
Edebiyatın ülkemizde ki gelişimi için çok uzağa gitmemiz gerekmiyor aslında. Osmanlı devletinin gerileme sürecine girdiği yıllarda ortaya çıkan yazarlar, yazılan makaleleri ile dergilerde ki yerlerini alıyor kendi akımlarını başlatıyorlardı. Bu yazarların arasından biri olan Namık Kemal se edebiyatsız milleti dilsiz insana benzetiyor cümlesinde. Söylenen bu söz çok açık aslında. Konuşma yetimizi sağlayan organımız dil olmadan nasıl ki konuşmamız mümkün değil, edebiyatta bu dil gibi insanların konuşması için gerekli bir organ gibi düşünülmüş cümlede. Dahası edebiyatsız konuştuğumuz her cümlenin aslında boş olduğu, dilsiz birisi gibi hiç konuşulmamış sayılacağı gerçeğini gün yüzüne çıkarıyor. Dilsiz bir insan kendini ifade etmesini çok zordur. Gerçek anlam için söylüyorum. Bunu mecazi anlama yoran ve bir benzetme sanatı yapan usta kalem Namık Kemal, edebiyatsız bir insanın kendisini ifade etmesinin zorluğunu anlatıyor bizlere.
Her bilgiyi haznemize alırken düşünme yetimize kaybetmemeliyiz. Düşünmeliyiz öğrendiğimiz bir bilgiyi. Kulaktan duyma sözlerle kendimiz bilgili olarak nitelememeliyiz. Yoksa edebiyatın tadını da alamayız. Kuru kuruya bilgi sahibi olmak ezberlemekten başka bir şey değildir. Bizi geliştirmez aksine geriletir. Bu sebeplerle edebiyatı kazanım haline getirmek için edebiyatı anlayarak öğrenmeli düşünerek geliştirmeli ve kullanarak dilsiz bir insan tabirinden kendimizi uzak tutmalıyız.