Hz. Âişe’nin (r.a.) Hz. Peygamber hakkındaki “Onun ahlakı Kuran ahlakıydı.” Sözünden Ne Anlıyorsunuz?
Hz. Âişe (r.a) Hz. Peygamberimizden bahsederken “Onun ahlakı Kur’an-ı Kerim ahlakıydı.” der çünkü Hz. Peygamber efendimiz tabiri caizse yaşayan Kur’an-ı Kerimdi, ayaklı bir Kur’an-ı Kerimdi. Bu cümleden ne anlamalıyız peki? Bu tabir Allahu tealanın emir ve yasaklarının bir hayatta nasıl tezahür olabileceğini görebiliyor. Peygamber efendimiz Kuran’ın bizlere çizmiş olduğu hayat çizgisinden dışarı çıkmamıştır. Peygamberimiz İsmet sıfatına yani günahsızlık sıfatına sahip olduğundan Allah tarafından hata yapmasına müsaade edilmiyordu. Ayetlerle hemen Peygamber efendimiz uyarılıyordu. Uyarılınca da doğru olanı olanı yapıyordu yani Kur’an’ın ahlakıyla ahlaklanıyordu. Bunun en güzel örneği Abese suresidir. Abese suresinde şu olay anlatılır: Bir gün Peygamber efendimiz yanına âmâ olan yani gözleri görmeyen Abdullah bin Ümmü Mektum geldi.
Ümmü Mektum Peygamber efendimizden kendisine irşadda bulunmasını istedi. O anda Peygamber efendimiz müşriklerin önde gelenlerinden Velid bin Muğire’yle hararetli bir konuşma yapıyordu. Bu yüzden de Ümmü Mektum’u fark etmedi onun bu istediğine cevap vermedi. Cevap vermeyince de Ümmü Mektum daha da ısrar etti fakat Peygamber efendimiz Velid bin Muğire’ye bu anlattıklarımda bir sakınca görüyor musun diyerek yöneldi. Bunu üzerine Abese suresi Peygamber efendimizi uyarmak için nazil oldu. Biz biliyoruz ki hakikatin soylu ve güçlü olanlara ihtiyacı yoktur. Hakikat zaten insanı güçlü kılar tıpkı bir köleyken hür olan Bilal-i Habeşi gibi. Hakikat güce tenezzül etmeyecek kadar kutsaldır. Yani bu olaydan da anlayacağımız gibi Kur’an ahlakı O’nun ahlakıydı.