Sabahattin Eyüboğlu’nun “Şiir bizi ruh ve vücudumuzla içine almadıkça nesirdir.” sözünü sınıfta yorumlayınız.
Şiir bizi ruh ve vücudumuzla içine almadıkça nesirdir. Sözünde Sabahattin Eyüboğlu’nun şiir ve nesir arasındaki farklara bir yorum getirdiğin düşünebiliriz. Nesir nedir nazım nedir?
Nazım, duygu ve düşüncelerin ifade edildiği belirli bir kalıba göre yazılan yazıdır. Nesir ise düşünce ve duyguların ifade edildiği düz yazıdır. Arada anlamca pek fark gibi yok görünüyor peki gerçekten nazım ile nesir arasında fark yok mu? Sabahattin Eyüboğlu’nun cümlesindeki o can alıcı noktadan devam ederek bunun ispatlayabiliriz. Şiir bizi ruh ve vücudumuzla sarmalıdır. Altı üstü kafiye ve şekille yazılmış bir yazı nasıl yapacak da bizi saracak?
Kelimenin kuvveti şiirde anlaşılır. Şiir içinde kelimeler gelişigüzel bir düzenle var olmazlar. Şiirin içerisinde bir araya kelimeler insandan parçadır. Şairin kalemini yöneten ruhu ve tüm insanlığın fikri değilse ancak bir düz yazıyı ahenkli yazmış deriz eserlerine. İçinde ruh olan kelamı yazmak da her kalem tutanın harcı değildir bilmek gerekir.
Bu cümlelerden şiir yazmak çok zordur algısı çıkarılmamalı elbette. Şiir yazmaktan evvel insan olmak zordur. İnsanın ruhunu, acısını, derdini, kederini, sevincini, neşesini, sentezlemeden içine sindirmeden, yalnız kendi derdinle yola çıkarsak bir şair olmak mümkün değildir. Edebiyat tarihine göz attığımızda görürüz ki edebiyat tarihi kitaplarına adını yazdıran her şair toplumun derdi, kederi, sevinci üzerine yoğunlaşmış ve meselesi kendi içinde insan olmuştur.