Sözler gerçeklerin, tahminler ise potansiyel olarak vuku bulabilecek her şeyin en temel temsilcileridirler. Fakat bu varlıkların gerçek ve olacakları temsil ediyor olması, onların yerine geçebilecekleri anlamına elbette gelmiyor. Gerçekler ve olacaklar vuku buldukça sözleri ve tahminleri olumlarlar. Özeyle söylemek gerekirse sözlerin ya da tahminlerin bir anlam kazanabilmesi için bir şeylerin gerçekleşmesi, bir gerçeğin gözlemlenmesi gerekir. Çıkış noktamız her zaman maddeler dünyasında ortaya çıka şeylerdir.
Dilerseniz şimdi de bu konuya bir örnek verelim. Diyelim ki bir sınavdan 90 alacağınızı tahmin ediyorsunuz fakat emin de olamıyorsunuz. Şans eseri, sizin de doğru hesaplamalarınız ile sınavdan gerçekten 90 aldınız. Peki, sizce siz 90 alacağınızı tahmin ettiğiniz için mi notunuz 90 olarak geldi? Elbette bu sorunun cevabı hayırdır. Notunuz zaten belliydi. Daha doğrusu notunuzu belirleyecek olan şey zaten elinizden çıkarmış, sınav kâğıdınızı hocaya vermiştiniz. Potansiyel olarak kaç puan alacağınız hoca sınav kâğıdınızı okumasaydı bile belliydi. Siz sadece olan ve biten bir olayın sonuçları hakkında bir tahminde bulundunuz ve tahminde bulunma sürecinizde süreç ve durumları ayrıntılı olarak incelediğiniz için doğru bir çıkarım ile doğru bir tahminde bulundunuz. İşte bu örnek, sözlerin ya da tahminlerin gerçekler ile olacakların yerine geçemeyeceğinin; bunların farklı kavramlar olarak değerlendirimesi gerektiğinin en büyük kanıtıdır.