Tat ve koku alma duyunuz olmasaydı ne hissederdiniz? Bu duyular hayatınıza ne katıyor?
Sağlıklı yaşamın her insanın bir hakkı olduğu biliniyor. Hastaneler de hastaları gördükçe parçalanan yüreğim halime şükretmem gerektiğini söylüyor bana. Grip, soğuk algınlığı gibi gittiğim hastaneden psikolojim bozuk olarak ayrılabiliyorum. Tabi ki iyi bir şey hastanelerin varlığı. Ben sadece yaşadığım acının tarifini yapıyorum. Üzülüyorum her hastaya. Onları ziyaret etmenin gerekliliği bir kez daha önem kazanıyor kafamda. Sıkılan hayatlarına renk katmak gerekiyor. Hastalıklarına üzülmelerini engellemek adına yapılacak her ziyaret dertlerini unutturur zannedersem. Kendim içinde öyle düşünüyorum. Ben hasta olarak yatıyor olsaydım hastanede beni ziyarete gelmeyen tanıdıklarımın çetelesini tutardım. Bu konuda kinlenip kızan her hastayı da haklı görürüm. Kızmam. Sağlıklı yaşamın gerekliliği bu yaşayışları gördükçe ayrı bir önem kazanıyor. Düşünsenize önemli azalarınızdan biri veya birkaçı engelli. Gözleriniz görmüyorsa körsünüz, kulaklarınız duymuyorsa sağır.
Böyle önemli iki azamızda burun ve dil. Birisi koku almamızı sağlarken diğeri tat almamızı öğretiyor bize. Şimdi koku almadığımızı düşünelim. En iğrenç kokulu yerlerde bulunuyor olabilirdik. Koktuğumuzun farkına varmıyor yıkanmayı gerekli görmezdik. Temizlik algımız oluşmazdı. Yemeklerin kokusunu almaz ne yediğimizin önemi kalmazdı. Birde tat alma duyumuzla ilgilenelim. Yemek geliyor akla ilk olarak tabi. Beğenip beğenmeme gibi durumların oluşumu olmayacak her şeyi yiyebilecektik. İlk bakışta kulağa hoş geliyor gibi görünse de çok ta iyi bir durum değil. Mideniz bulanıyor ama nedenini bilmiyorsunuz. İğrenç sayılabilecek bir yemek yemişsinizdir. Farkında değilsinizdir. Her şeyi geçtim yemek yerken duyduğunuz hazzı yaşamayabilirsiniz. Mutlu olmak için yediğiniz yemeklerde ki tatlarda elinizden alınırsa nasıl mutlu olmayı düşünüyorsunuz ?