Büyümek bir yetişkin olmak isteği, tüm çocuklar gibi bizde de oldu. Bir an önce yıllar geçsin de büyüyelim dedik. Yetişkin olmak istedik. Büyüyünce daha özgür yaşayabileceğimizi sanıyorsun ama büyüdükçe tutsaklaşıyorsun. Büyüdükten sonra da diyorsun ki keşke çocuk olarak kalsaydım. Biz insanlar gerçekten ne istediğimizde değilde nasıl olmazlarla ilgileniyoruz. Önce ne istediğimizi bilmemiz gerekmez mi? İstemeyi de bilmeliyiz demek ki. Şimdi bize deseler ki şunları şunları bize ver en değer ki neyin varsa hepsini istiyoruz karşılığında sana çocukluğunu vereceğiz. Kim vermez ki ?
Toplum da böyledir. Büyümüş bir birey gibi devamlı çocukluluğun ister. Devamlı yapılan hatalardan ders çıkarmış olgun bir insan gibi aynı sözü tekrarlar. Keşke çocukluğuma dönsem. Toplumlar gelişimlerini sağlamak için bir çok bedel öder. Hata yapar. Sonunda kendi eriştiği olgunlukla nasıl davranması gerektiğini anlar. Toplumun insandan farkı ise istediği çocukluğu ona verilir.
Birde toplumların çocuklara yüklediği görevler vardır. Toplumda ki olgunluk resmedilirken çocukların gelişim göstermesi gereken hallerde dikkat etmesi gereken kurallar söylenir. Velev ki aynı hata ile yüzleşilmesin. Dahası çocuklar karşılaşılacak tehlike ile de bilinçlendirilir ki zamanı geldiğinde bu tehlikelere karşı koyabilsin. Güçlü olmaları bu nedenle toplumun güçlü kalmasına olanak sağlar. Gelecek düşünülerek eğitilen çocukların topluma faydası büyüyünce olur. Eğitim ve öğretim konusuna verilen değer genel anlamda çocuklara verilen değerin kendisidir. Birey küçükken nasıl yetiştiriliyor ise büyüyünce de aynı şekilde devam eder. Atalarımız boşuna dememiş ağaç yaşken eğilir diye.