Türk İslam devletlerinin hukuk sistemi hangi esaslara göre oluşturulmuştur?
Türklerin İslamiyet dinini seçmesi ile birlikte hukuk sistemlerinde birtakım değişimler meydana gelmiştir. Önceki süreçlerde geleneklere bağlı olarak yönetilen hukuk sisteminde İslamiyet etkisiyle dini kurallar da yer edinmeye başlamıştır. Törenin esas oluşturduğu Örfi Hukuk kuralları ile birlikte dini ilkelerin göz önüne alındığı Şeri Hukuk kuralları da uygulanmaya başlamıştır. Şeri Hukuk kurallarının uygulanma sürecinde Kuran, Sünnet, İcma ve Kıyas gibi kaynaklardan yararlanılmıştır. Örfi Hukuk kurallarının düzenlenme sürecinde birtakım kriterler göz önüne alınmıştır. Türk geleneğini yansıtan töre kurallarının yanı sıra fethedilen bölgede yaşayan toplumların örf ve adetleri dikkate alınmıştır. Türk İslam devletleri hoşgörü politikası gereği hükümdarlar tarafından konulan hukuk kurallarında toplumun huzurunu sağlayacak şekilde çalışmalar yapılmıştır.
Örfi hukuk kurallarının düzenlenmesinde Cengiz Han tarafından yürürlüğe konan Yasaname-i Büzurg ile Selçuklu hükümdarı Melikşah’a ait kanunlar esas alınmıştır. Şeri mahkemelerin başında yer alan Kadılar tarafından dini hükümler esas alınarak gündelik hayata ilişkin konularda hüküm verilmiştir. Devletin yönetilmesi ile ilgili işler ve askeri alanı ilgilendiren meseleler ise başında Emir-i Dad adı verilen görevlilerin yer aldığı örfi mahkemeler tarafından çözüme kavuşturulmuştur. Bazı Türk İslam devletlerinde orduda yer alan görevliler ile ilgili davalarda Kadıasker unvanı verilen görevliler rol almıştır. İslam hukukunu tanımlamak için şeriat ve fıkıh gibi kavramlar Türk İslam devletlerinin hukuk sisteminde oldukça yoğun bir şekilde kullanılmıştır. Farklı esasların göz önüne alınması devletlerin hukuk yapısının bir bütün halinde bulunmasına engel olmuştur.