Türklerdeki egemenlik anlayışının sonuçları nelerdir?
İlk Türk devletlerinden günümüze kadar var olmuş 16 Türk devleti, kendi belirlediği devlet gelenekleri ile yönetilmiştir. Dinin de üzerinde baskı oluşturduğu gelenekler zamana ve yerleşilen yere göre şekillenmiştir. Her Türk devleti kendi belirlediği egemenlik anlayışları ile devletin yönetilmesi sağlamaktadır. İlk zamanlar kut anlayışı çerçevesinde gelişen egemenlik anlayışı sonralarda İslamiyet ile birlikte cihan hakimiyeti kurmaya yönelik gelişmiştir. Genel itibari ile egemenliğin tek kişide toplanması görüşü yaygındı. Merkezi otoriteyi sağlam tutmanın tek yolu bundan geçtiği düşünülmüş olacak ki devlet, hanedanın ortak malı anlayışı ile yönetiliyordu.
Devletin gücünün kullanabilmesi yetkisi ve adaleti tesis etmek için hukuki tüm yetkileri kendinde toplaması elzemdi. Tabi ki bu yetkilerin kullanılması milletinin devletine olan bağlılığı ile mümkündür. Türk devlet geleneklerinde hakimiyetin ilahi olarak düşünülmesi, halkın devlete olan itaatini arttırmıştır. Ayrıca adaletli hüküm sürmeleri ve demokratik gelişmeleri yerine getiriyor olması da devletin otoritesini güçlü tutmak için gereklidir. Bağımsızlığına düşkün olan Türklerin, tam bağımsız olma isteğinin yerine getirilmesinde, devletin bağımsızlığını sağlamış olması devlet otoritesini arttıran etkenlerdendir.
Sonuç olarak, kaynağı ilahi olan bir yönetimin anlayışının doğru yönetilmediği sürece devlet yöneticilerinin Tanrı tarafından görevine son verileceği düşüncesi hakimdi. İşler kötüye gittiğinde ekonomik ve siyasal anlamda başarısızlıklar baş gösterdiğinde ise yönetimin çevresinde ki güçlü oluşumların görevleri devr alacağı hissi hep var olmuştur.