Türklerin Tarih Boyunca Devletsiz Kalmamaları Onların Hangi Özelliğini Gösterir?
Türk tarihini İslamiyet öncesi ve İslamiyet sonrası olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Türk toplulukları eski zamanlarda genel olarak Orta Asya coğrafyasında yaşan ve göçebe kültürün hâkim olduğu yapılardı. Pek çok boya ayrılmış olmakla birlikte tarih sahnesine çıkış destanları birdi. Yani Ergenekon destanı Türklerin yaratılış efsanesi olarak tüm Türk topluluklarında aynıydı.
Bu durum, her ne kadar farklı bölgelerde yaşasalar ve farklı inançlara sahip olsalar da, Türkler de her zaman için bir millet olma bilincinin var olduğunu göstermektedir. Nitekim Mete Han veya Oğuz Han olarak da bilinen büyük Türk hükümdarının ortaya çıkarak tüm Türk boylarını bir araya toplama ve büyük bir Türk devleti kurma amacı da buradan kaynaklanmaktadır.
Türkler ve Devlet Kurma Geleneği
Tarih boyunca Türkler pek çok devlet kurmuş ve yıkmıştır. Bu devletler Orta Asya başta olmak üzere, Orta Doğu, Afrika ve Avrupa kıtalarında kuruldukları dönem itibariyle dönemin en güçlü ve askeri kuvveti en fazla olan devletleri olmuşlardır.
Türklerdeki bu devlet kurma anlayışı Töre adı verilen ve adil düzen esasına dayalı kurallardan kaynaklanmaktadır. Çünkü devleti var eden millettir ve millet ise töre yani adalet ile bir arada yaşamaktadır. Başka bir unsurun boyunduruğu altına girmek istemeyen ve özgürlüklerine son derece kıymet veren Türkler, kurmuş oldukları devletleri Töreye uygun olarak inşa etmiş ve yönetmişlerdir.
Ancak bu kurallardan sapma meydana geldiği dönemler de ise bu devletler yaşamamış ve yıkılmışlardır. Özgürlüklerine her daim düşkün olan Türkler başka bir milletin tebaası olmak yerine yüzlerce yıldır yaşatmış oldukları Töreye uygun yeni bir devlet kurmaktan hiçbir zaman çekinmemişlerdir.