Uygurlar yerleşik hayata geçen ilk Türk toplumudur. Yerleşik hayata geçmeleri ile birlikte kültürleri tamamen değişmiştir. Konargöçer yaşayan Türk toplumlarına göre belirgin olarak ayırt edilebilecek bir kültürel yapıya sahip olmuşlardır. Kitabeler, yazılı eserler ve çok sayıda kütüphane oluşturmuşlardır. Yazılı tarih ve sanat alanında bir kültürlerinin oluştuğundan bahsedilebilir. Uygur Alfabesi adı altında bir alfabe geliştirmişler ve bu alfabeyi kullanmışlardır. İran ve Hint kaynaklarından çeviriler yapılarak oluşturulan birçok yazılı kaynağa sahiptirler.
Edebi olarak Türk kültürüne büyük farklılıklar getirmeyi başarmışlardır. Hukuk devleti çalışmalarının yapılması ve devletin hukuka dayalı yönetilmesi üzerine kafa yordular. Çağdal hukuk sistemlerine benzer bir sistem ile farklı bir yönetim oluşturmaya çalıştılar. Uygurlar kültürel olarak en büyük gelişmeyi Bögü Kağan döneminde Maniheizm ile tanışarak yaşamışlardır.Maniheizm dinini benimsemiler, savaşçılık özelliklerini kaybetmişlerdir. Çünkü bu din gereği et yemek yasaklanmış ve av hayvanları da artık avlanamaz olmuştu. Fiziki olarak da değişimleri söz konusu olmuştur. Uygur Devleti ve Medeniyeti maniheizm inançları çerçevesinde şekillenmeye başlamıştır. Kültürel olarak en belirgin özellikler din etkisi ile oluşmuştur.