Yağış, atmosferdeki su buharının yoğunlaşarak yeryüzüne sıvı ya da katı halde inmesi olayıdır. Yoğunlaşmanın olması için havadaki nemin doyma noktasını aşması gerekmektedir.
Yağışlar Nasıl Oluşur?
Yağış oluşabilmesi için temel kural, ortamda su buharının bulunmasıdır. Bunun yanı sıra gerçekleşmesi gereken olaylar aşağıdaki gibidir.
Soğuma: Soğuma, sıcak havanın soğuk zeminle temas etmesi halinde (konveksiyon), gökyüzünün açık olduğu bulutsuz gecelerde, atmosferden uzaya radyasyonla ısı kaybı olduğunda gerçekleşir. Ayrıca sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaşmasıyla da soğuma oluşur. Çevresiyle ısı değişimi olmadan gerçekleşen soğuma, adyabatik soğuma olarak adlandırılır.
Yoğunlaşma: Yoğunlaşmanın gerçekleşebilmesi için, suyu üzerinde tutun yoğunlaşma çekirdekleri bulunması gerekir. 10 mikrondan küçük çaplı olan yoğunlaşma çekirdekleri; okyanuslardan uçan toz parçacıkları, volkandan püsküren küller, meteorların parçalanma artıkları gibi katı zerreciklerdir. Yoğunlaşma, havanın çok soğuk olduğu zamanlarda oluşan buz kristalleri üzerinde de oluşabilir.
Yağış Alanına Yeni Bulutların Gelmesi: Bulutlarda 2-3 g/m³ su bulunmaktadır. Dolayısıyla yeni bulutlar gelip beslemediği müddetçe su kısa sürede tükenir ve güçlü bir yağış oluşmaz.
Birim zamanda düşen yağış miktarına yağış şiddeti denir. Düşen yağış;
2.5 mm/h ≤ ise (düşük şiddetli yağış)
2.5-7.6 mm/h ise (orta şiddetli yağış)
7.6 mm/h ≥ ise (yüksek şiddetli yağış)
Damlaların Büyümesi: Yoğunlaşma çekirdeklerinin etrafının su ile kaplanması durumunda, havada kalamaz hale gelir ve düşer. Düşerken diğer damlacıklarla birleşir ve yağış olayı meydana gelir.
Yağış Şekilleri
Dünya yüzeyinden rüzgar gibi etkenlerle havaya sürüklenen ve havadaki su buharının yoğunlaşmasıyla biçimlenmiş su buharı ürünlerine hidrometeor adı verilmektedir. Önemli olan hidrometeorlar aşağıdaki gibidir.
Yağmur: Bulutu oluşturan su taneciklerinin büyüyerek 0.5 mm’den büyük su damlacıklarına dönüşmesi ve sıvı halde yeryüzüne düşmesi olayına yağmur denilmektedir. İçinde 0.5 mm’den küçük damla barındıran yağmura çisenti (çise) adı verilir. Damla çapının 6 mm’den büyük olması sürtünme direncini arttırarak damlanın parçalanmasına neden olur.
Kar: Su buharının yükseklerde 0°C’nin altında yavaş yavaş yoğunlaşmasıyla oluşturduğu buz kristallerinin yeryüzüne düşmesine kar denilmektedir. Altıgen ve sekizgen buz kristalleri birleşerek kar lapasını oluşturur. Kar yalıtkandır ve bitkileri dondan korur. Yavaş eriyerek toprağa su depolar.
Dolu: Hava sıcaklığının aniden azalmasıyla meydana gelen yağış şeklidir. Yağmur damlaları donarak 0.5-5 cm çaplı buz parçacıkları haline gelir ve yeryüzüne düşer. Tek bir buluttan düşmesi sebebiyle lokal olarak görülür.
Çiğ: İlkbahar ve sonbahar aylarında; soğuk, açık ve rüzgarsız gecelerde meydana gelir. Toprak ve yere yakın bitkilerin sıcaklığının çevreden daha soğuk olması durumunda; su buharı, toprak ve bitki yüzeylerinde yoğunlaşır ve “çiğ” oluşur.
Kırağı: Oluşum şekli bakımından çiğe benzeyen kırağı, sonbahar aylarında ya da kış başlarında görülür. Sıcaklık 0°C’nin altındayken cisimler üzerinde yoğunlaşan su donarak kırağıyı oluşturur.
Kırç: Sisli, puslu, bulutlu ya da neme doymuş havalarda atmosferde bulunan su buharı; ağaç dalları, tel, saçak gibi maddeler üzerinde yoğunlaşarak buz tabakası haline gelir. Kırağıdan farkı, kristallerin üst üste yığılarak buz tabakası haline gelmesidir. Çoğunlukla sonbaharda görülür.
Yağış Tipleri
Yamaç Yağışları (Orografik Yağışlar)
Yatay yönde hareket eden nemli hava kütlelerinin, dağ yamaçlarına çarparak yükselmesi ve soğuması sonucunda meydana gelen yağıştır. Genellikle dağın zirvesine kar, eteklerine yağmur şeklinde düşer. Dünya’da Güneydoğu Asya’da, orta kuşaktaki karaların batı kıyılarında ve sıcak kuşaktaki karaların doğu kıyılarında fazlaca görülür. Türkiyede en çok görülen yerler; Karadeniz bölgesi, Toroslar’ın güneye bakan yamaçları ve Yıldız Dağları’nın kuzeye bakan yamaçlarıdır.
Konveksiyonel Yağışlar (Yükselim Yağışları)
Halk arasında kırkikindi yağışları olarak da bilinir. Yeryüzünün sıcak kesimleriyle temas edip ısınan hava, genleşir ve hafifler. Daha sonra yükselerek soğur. Belli bir yükseltiden sonra havanın içindeki nem yoğunlaşır ve yağış meydana getirir. Dünya’da en çok Ekvatoral bölgede, Türkiye’de ise İç Anadolu Bölgesi’nde ilkbahar mevsiminde görülür.
Cephe Yağıları (Frontal Yağışlar)
Sıcak ve nemli hava kütleleri ile soğuk ve kuru hava kütlelerinin karşılaştığı alanlarda meydana gelen yağışlardır. Dünya’da en çok Orta kuşakta meydana gelir. Türkiye’de kış aylarında görülen yağışların çoğu cephe yağışlarıdır.
Yağışların Ölçülmesi
Atmosferden yeryüzüne düşen yağışı ölçen aletlere plüviyometre denilmektedir. Yağışların ölçülmesinde kullanılan dört tip plüviyometre vardır.
Ağırlıklı yazıcı plüviyograf: Yağan yağış bir haznede birikir. Ağırlıklı yazıcının, hazne ağırlığına paralel hareket eden ucunda kalem bulunmaktadır. Bu kalem yağış grafiğini oluşturur.
Devrilen Kovalı Yazıcı Plüviyograf: Yağan yağış, yağış ölçerin kovasını doldurduğunda, kova devrilir. Yazıcı uç sabit hızla dönen şerit üzerinde bir işaret atar ve bu işaretler yağışın şiddeti hakkında bilgi verir. İşaretlerin sıklaşması yağışın şiddetli, seyrelmesi az şiddetli olduğunu gösterir.
Yüzgeçli Yazıcı Plüviyograf: Yağan yağış kapta birikir ve biriken su yükselince yazıcı işaretleme yapar. Yağışın kaptan boşalması devrilerek değil de, yüzücü bir şamandıranın sifonu çalıştırmasıyla gerçekleşir.
Elektronik Plüviyograf: Limitsiz yağış kapasiteli olan elektronik plüviyograflar, yağış rejimi bilinmeyen havzalarda, 1 m² ‘ye düşen yağış miktarını elektronik olarak ölçmektedir. Yağış toplama hunisinden gelen yağış 0.1 mm dolduğunda kefe sağa doğru hareket eder. Kefenin sağa doğru yönelmesiyle boş olan kefeye su dolmaya başlar. Kefe sağa-sola devrildikçe kefenin üzerinde bulunan mıknatısın “reed contact“ altından geçmesi sırasında manyetik anahtar kapanarak datalogger’a sinyal gönderilir. Yağış devam ettikçe bu işlem tekrarlanır. Hafızada toplanan yağış bilgileri istenildiği zaman bilgisayara transfer edilebilir.
Radar: Yağış şiddeti alansal olarak ölçülmektedir. 1-20 cm dalga boylu mikro ışın gönderilir. Daha sonra geri yansıyan ışınlar ile yağmurun anlık şiddeti ve toplam miktarı belirlenebilir. Özellikle geniş bir bölgede, uzun bir zaman boyunca ortalama yağış yüksekliğini belirlemekte yararlı olur.