Yolculuk önce seni sözsüz bırakır sonra da iyi bir hikâye anlatıcısına dönüştürür.

“Yolculuk önce seni sözsüz bırakır sonra da iyi bir hikâye anlatıcısına dönüştürür.” Özdeyişi ile ilgili duygu ve düşüncelerinizi açıklayacağınız bir konuşma yapınız.

 

“ Yolculuk seni önce sözsüz bırakır sonra da iyi bir hikâye anlatıcısına dönüştürür.” sözü bana yolculuk esnasında etrafı izlerken dilimin tutulduğunu hatırlatıyor. Bir yere yolculuk yaparken genelde etrafı izlemeye dalar, söyleyecek bir söz bulamam. Etrafımda gördüklerimi en küçük ayrıntısına kadar aklıma kaydetmeye çalışırım. Sanki konuşursam herhangi bir ayrıntıyı veya görmem gereken bir şeyi kaçıracakmışım gibi gelir. Bu yüzden çevremi çok dikkatlice izlemeye çalışırım. Gördüklerimi unutmamak için dikkatimi vererek bakmak ve başka hiçbir şey ile ilgilenmemek isterim. Sonrada gördüklerimi, öğrendiklerimi en ince ayrıntısına kadar anlatabilmeyi isterim. Ben gezip görürken yaşadığım duyguları, hissettiklerimi başkalarına aynı duygular ile aktarabilmeyi isterim. Sanırım gezi yazarları da aynı şekilde düşünüyorlar.

 

Bir yolculuk esnasında insan hiç tahmin etmeyeceği şeyler ile karşılaşabilir. Daha önce hiç görmediği, duymadığı şeyler görebilir, duyabilir. Yeni bir şeyler görmek, duymak, öğrenmek zaman zaman da insanı sözsüz bırakır. Ne diyeceğini şaşırır. Aklından bu gördüklerini, duyduklarını diğer öğrendiği şeyler ile birleştirmek, özümsemek ister. İnsan gezip, görüp, öğrenince de bunları paylaşmak ister. Gezen, gören, öğrenen kişinin de anlatacak çok şeyi, söyleyecek çok sözü olur. Tabii bunları akıcı bir şekilde, karşındakini sıkmadan, anlamlı cümleler ile ilgi çekici bir şekilde anlatmak önemlidir. Ben şuradayken, ben buradayken diye başlayarak, karşındakini sıkmak da hiç anlamlı değil bence. Bu şekilde anlatarak bir hikâyeci olamayız elbette.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir