XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Sahip Olduğu Topraklara Bugün Sahip Olunsaydı Dünyada Nasıl Bir Güç Dengesi Kurulurdu?
XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti dünya üzerindeki birçok bölgede söz sahibiydi ve farklı kıtalarda yer alan oldukça kritik toprakları bulunmaktaydı. Günümüz şartlarında ülkelerin ekonomisinde önemli payları bulunan kaynaklar ve bazı toprakların bulunduğu konumdan ötürü sahip olduğu stratejik önem düşünüldüğünde dengelerin Osmanlı lehine kurulmasının mümkün olabileceğini söylenebilmektedir. Anadolu başta olmak üzere Orta ve Doğu Avrupa, Ortadoğu’da yer alan stratejik kaynakların yer aldığı topraklar ile Kuzey Afrika ve Asya bölgeleri 17.yüzyıl itibariyle Osmanlı Devletinin kontrolü altında kalmıştır. Benzer konjonktür bugün de devam etseydi dünyada yer alan petrol rezervlerinin %60 gibi büyük bir kısmı Osmanlının elinde olacak ve petrol üretimi ile fiyat dengelenmesine tüm dünyayı etkileyebilecek nitelikte kararlar almak mümkün olacaktı.
Petrolün ülke ekonomisine sağlayacağı bu denli büyük katkıların yanı sıra doğalgaz ve kömür gibi diğer enerji kaynaklarının üretildiği ve farklı bölgeler arasında transfer edildiği noktalar da Osmanlı Devleti egemenliği altında kalacaktı. Böylelikle ülke, enerji alanında dünya üzerindeki 1 numaralı devlet olarak gücü elinde bulundurma fırsatı yakalayabilecekti. Dönem şartları itibariyle Karadeniz’in tamamında ve Akdeniz bölgesinin ise büyük bir kısmında hakimiyeti bulunan devletin ticaret ve deniz taşımacılığı alanlarında da söz sahibi olması ve önemli derecede gelir elde etmesi mümkün olacaktı. Stratejik ve ekonomik açıdan oldukça önemli bölgelere sahip olan devletin süper güç olması mümkün hale gelecekti.