Bilim, insanoğlu için inanılmaz gelişmeler kaydetse de, beraberinde getirdiği birçok olumsuz faktör vardır. Ancak bu olumsuz faktörlerin tamamı, insanın sorumsuzluğu ve vahşi doğasından kaynaklanmaktadır. Var olan hiçbir şey iyi ya da kötü değildir. Onu ancak “insanlar” iyi ya da kötü amaçlı kullanabilirler.
Bilimin kötüye kullanımının engellemesi, yalnızca eğitim ile mümkün olabilir. Buradaki esas nokta, insana zarar verme potansiyeli taşıyan bilimsel gelişmeler değil, insanın kendisidir. Yani nükleer araştırmaların milyonlarca insanı aynı anda öldürebilme potansiyeli, araştırmayı durdurmak için bir neden değildir. Kötü amaçlar zaten bilime ihtiyaç duymaksızın her alanda gerçekleştirilebilirler. Bilim, yalnızca bu kötü amaçları uygulamada kolaylık sağlar. Ancak iyi bir etik bilgisi ile eğitilen toplumlar, zarar vermemeyi ve “iyi” olmayı erdem olarak kabul ederler. Eğer dünyadaki tüm bireyler ve dolayısıyla toplumlar yeteri kadar etik eğitimi aldıysa, var olan nükleer ya da biyolojik silahların hiçbir anlamı olmayacaktır. Aynı şekilde ahlaki eğitim bir yana, tüm devletlerin kabul etmesi gereken evrensel hukuk kuralları, alanında uzman çevreler tarafından kolektif bir biçimde iyice tanımlanmalı, dünya üzerindeki “insan” kaynaklı kötülüklerin önüne geçilmelidir. Eğitim ve modern çağa hitap eden hukuk sistemi ile birlikte yalnızca “bilim” aracılığı ile yapılan kötülükler değil, insanın karşı karşıya kaldığı tüm “kötülükler”, tam anlamıyla bitirilemese bile azaltılabilir.