Zaman Makinem
Eğer bir zaman makinesine sahip olsaydım, ilk gitmek istediğim yer Kurtuluş Savaşı yılları olurdu. Kitaplarda verilen bilgilerin eksik olduğunu düşünüyorum, bu ülkeyi kurtarmak için verilen yüzbinlerce şehidin, gazinin ve çekilen onca acının eksik anlatıldığını düşünüyorum. Belki öğrencilerin psikolojisini bozmamak için yaptıkları bir şey bu, iyi niyetlerini anlayabiliyorum ama çocuklara bir acı ne kadar aşılanırsa, yetişkinlik döneminde de o kadar etkili olacağını biliyorum.
İşte ben bu yüzden Kurtuluş Savaşı yıllarına gidip yaşanan olaylara birebir tanık olmak, verilen emirlere birebir uymak ve düşmanı denize döktükten sonra eski hayatıma geri dönmek isterdim. Gördüklerimi, yaşadıklarımı hem çocuklara hitap edecek, hem de yetişkinlere uygun olacak iki kitapta anlatıp, onları bilinçlendirmek; bu ülkenin ne zor şartlarda kurtarıldığını onlara hissettiğim tüm o duygularla aşılayıp ülkelerinin kıymetini bilmelerini sağlardım. Yazdığım kitapları öyle bir yazardım ki, sanki içinde yaşıyormuş gibi hissettirerek, hem okuma heyecanlarını arttırmak hem de tavsiye etmelerini sağlamak isterdim.
Kitabımı öyle bir yayınevi ile hazırlatırdım ki, bütün ücretleri kendim ödeyip kitabı halka bedava ya da sembolik rakamlar ile dağıtmalarını sağlardım. Hem böylelikle bir daha asla göremeyeceğim zaman makinesini en yararlı şekilde kullanmış olurdum, hem de aşıladıklarım ile ülkemin bilinçlenmesini sağlamış olurdum. Bu ülkenin kıymetini bilmeyen onca vatandaşın okuyacağı bu kitabın, onları sarsıp kendisine getirmesini sağlardım.