Cevabı önceden düşünülmemiş soru sormak mümkün müdür?

Sorular aklımızda daha önce tezahür eden imgelemlerin ve kavramların ilişkileri hakkında kuramadığımız bağlardır. Bu bağlar karşı tarafa sorulurken aslında karşı tarafa konu hakkında bir bağlam sunulur. Örneğin süt sizce lezzetli bir içecek midir sorusunu birisine sorduğunuz zaman süt ile lezzet arasında pozitif ya da negatif olarak sunulabilecek bir bağ kurdunuz ve bu bağı o kadar sağlam kurdunuz ki sorularınızı birle bu bağlam üzerinden sunuyorsunuz. Bundan dolayı soruduğumuz her soru aslında bizim değerler zincirimiz ile ilgili bizlere bilgi verirken, bir yandan da düşünce ve fikirlerimiz ile ilgili ipuçları oluşturur.

 

Bütün bunlar ne anlama geliyor? Bütün bunlar şu anlama geliyor: Aslında aktif olarak düşünüp cevap bulmaya çalıştığımız bir süreçten bahsetmesek bile sorular, her zaman zihnimizin bir anlamlandırma uğraşının içerisinden geçerler ve bu anlamlandırma uğraşında takıldıkları noktalar ile birlikte bir soru halini alırlar. Sizler soruyu sormadan önce mutlaka sorunun bir muhakemesini yapıyor ve bu muhakeme dahilinde bir sonuca varıyorsunuz. Bunun ise en büyük kanıtı şu: kavramlar, olaylar ya da durumlar ile ilgili sorduğumuz her soruda beklediğimiz bir ya da birden fazla potansiyel cevap vardır. Bu da zaten hali hazırda konu ile ilgili düşünüp teoriler bile geliştirdiğimiz anlamına gelir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir