“Düşmanın attığı taş değil dostun attığı gül yaralar beni.”
“Düşmanın attığı taş değil dostun attığı gül yaralar beni.” Cümlesi ile ilgili olarak bir hikaye anlatılmaktadır. Bu hikayede halk arasında şu şekilde anlatılmaktadır: Pir Sultan Abdal idam edilecektir. Pir Sultan Abdal idam edileceği darağacına doğru ilerlerken Hızır Paşa herkesin onu taşlaması için emir verir ve ‘Herkes Pir Sultan’ı taşlasın, taş atmayanın boynu uçurulacak bilsin’ demesi üzerine, halk korkudan Pir Sultanı taşlamaya başlar fakat atılan taşlar Pir Sultana kadar gelip değmeden yere düşer. Pir Sultan’ın can dostu olan Ali Baba ise, taş atmasa da Pir’e gül atar, bu gül Pir’e değer ve yaralanmasına sebep olur. Pir’in vücudundan kanlar akmaya başlar. Dostunun bu tavrından incinen Pir Sultan, dost üzerine söylediği şiirde bu cümle geçer.
Dostun gönlü, dostuna karşı narindir, gönül dostundan çok şey bekler. Bu sebepten insan dostluk hususunda fazlaca dikkat etmelidir. Dostla konuşurken, hal, tavır ve sözlere dikkat etmek gerekir. Dostla konuşurken kullanılacak her kelime özenle seçilmelidir. Çünkü bazı sözcükler keskin bıçak gibidir, dostluğu keser, kalpte derin yaralar açar. Kalpteki sohbet çiçeklerini soldurur. Her şeyi karşı taraftan bekleyerek elde edilmez gerçek dostluklar. Dostluk her anlamıyla iyi günde kötü günde, mutlulukta, sağlıkta, bollukta ve darlıkta dostun yanında durabilmektir. Dostluk emek ister fedakarlık ister. Dost dosttan kendini doğruya ve güzele götürecek cümleler duymak ister.