Duygu ve düşüncelerinizi yazıya dökmeyi seviyor musunuz?

Duygu ve düşüncelerinizi yazıya dökmeyi seviyor musunuz?

Bir yazar olarak duygu ve düşüncelerimi yazıya dökmeye bayılırım. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, ben gördüklerimi, duyduklarımı, yaşadıklarımı gün ve gün olur olmaz yazan bir yazar değilim. Ben öncelikle yaşadığım olayın etkisinin benim üzerimden bir iki ay geçmesini beklerim ki, bu sayede olanı biteni objektif bir şekilde değerlendirebilir ve haklıyla haksızı ayırabilirim.

 

Bir insanın kendi için yapabileceği en güzel şey, yaşadıklarından anlam ve ders çıkarabilmesidir. Ben yazdıklarımı kendim yaşadım diye yazanlardan değil, üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra kurguladığım romanda kurgulayan tiplerdenim. Çünkü bir romanın kahramanının gerçek olması için, o romanın yazarının kahramanının o kahraman olması gerekmektedir. Birebir kendi hayatımı yazıyorum demiyorum, elbetteki çevreden duyduklarımı da işin içerisine ekliyorum. Yansıttığım karakterlerin çektikleri acıları birebir bilerek, dinleyerek, kendimi onların yerine koyarak yazmayı seviyorum. İşte bu sayede, hem kendi duygu ve düşüncelerimi, hem de başkalarının hissettiklerini ve yaşarken başkalarına hissettirdiklerimi yazıyorum.

 

Duygu ve düşüncelerimi kağıtlara aktarmak bana iyi geliyor, çünkü kağıtlar asla bir insana ihanet edemez; onlar her zaman dürüstlerdir. Bu sayede hem güvenilir bir dost edinmiş oluyorum, hem de kendimi oldukça rahat hissediyorum. Çünkü kağıdım ile benim aramda geçenleri yalnızca biz bilebiliriz, üçüncü şahıslar bizi rahatsız edemezler. Benim roman kahramanım üzerine lanse ettiklerimi ise, asla benim üzerimde kullanma hakları yoktur, çünkü gerçeğin ne olduğunu asla bilip tahmin edemezler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir