İnsanlar yaşadıklarını, gördüklerini, duyduklarını neden yazma ihtiyacı duyarlar?

İnsanlar gün içerisinde yaşadıklarını, gördüklerini, duyduklarını neden yazma ihtiyacı duyarlar?

 

Kimi insanlar, diğer insanların aksine kağıdına kalemine düşkündür; gördüklerini, duyduklarını hemen o gün yazmak ve gerek günlüklerine, gerek anı türünde kitaplarına yazmak ve kağıtla kalemle buluşturmak isterler.

 

Bunun sebebi çok çeşitli olabilir. İlk olarak, bir insan kağıdını kalemini yakın arkadaşı olarak görüyor olabilir ve tıpkı akşamları arkadaşlarımızı arayıp, günümüzün nasıl geçtiğini anlattığımız gibi onlar da kağıdına kalemine gün içerisinde görüp duyduklarını ve hissettiklerini yazıyor olabilirler. İçine kapanık ve kendini son derece yalnız hisseden insanların çoğunun yazma sebebi tartışmasızdır ki budur.

 

Fakat elbetteki yazma amacı farklı olan insanlar olabilir. Örneğin evliyalar gittikleri yerlerde görüp duyduklarını yazılara aktarmışlar ve yüzyıllar boyunca elden ele dolaşarak okunmasını sağlamışlardır. İnsanların amacı anı kitabı yazarken bu olabilir. Yani gerçekten çok değişik şeyler görüp duyuyor ise, yaşıyor ise, bunları gelecek kuşaklara aktarmak isteme ihtimali yüksektir. Ve günlük tutanlar için de böyle bir ihtimal söz konusudur, çünkü belki de insan yaptığı yanlış davranışların sebebini o süslü defterlere anlatıyordur ki; o zaman anlaşılamamış ama ölüp gittikten sonra okuyan biri anlamış olsun diye.

 

Yazmak insanı son derece rahatlatan bir eylemdir. Yani bir insan sırf rahatlamak için gün içerisinde yaşadıklarını kağıda döküyor da olabilir. Hatta o gün yazdığını ertesi gün yakan, yırtan, çöpe atan insanların sayısı da çok fazladır. Bu bir çeşit, o gün yaşadım ve bitti artık önüme bakmalıyım demektir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir