İcatlar ihtiyaçlardan doğar diyen bir kişi bu sözünü açıklamak için neler söyleyebilir?
Var oluşun ilk tarihinden bu yana ortaya konan tüm icatlar, insanlığın ihtiyaçlarından doğarak keşfedilmiştir. Zira insan, gereksinimlerini karşılamak için hayaller kurar, düşünüp bir sonuca ulaşmaya çalışır. Büyük mucitler de bu ihtiyaçlardan doğan hayaller ve düşünceler neticesinde icatlarını ortaya koymuşlardır. Dolayısıyla mucitlerin icatlarını ortaya koyarken önlerindeki yol göstericiden önemli ışık ihtiyaçlardır. Şayet herhangi bir şeye gereksinim yoksa onu icat etme gereksiniminin duyulması da söz konusu değildir.
Sümerlerin yazıyı, Edison’un ampulü, Graham Bell’in telefonu icat etmesi tamamen bir ihtiyacın ürünü olarak ortaya çıkmıştır.
İcat ihtiyaçtan doğar sözünden hareketle günümüzde aktif bir şekilde kullanmış olduğumuz pek çok icata baktığımızda bu icatların insan yaşamına adeta bir yaşam biçimi olarak girdiğini söyleyebiliriz. Tüm bunlara bakarak icatların artması ve daha da geliştirilmesine bağlı olarak çevremize ya da hayatımıza şöyle bir baktığımızda ihtiyaçlarımızın hiçbir zaman son bulmayacağının idrakine varıyoruz. Tüm bunlardan dolayı insanların ihtiyaçları hiçbir zaman son bulmayacak ve bu nedenle de icatların da insanlık var olduğu sürece icatların da sonu gelmeyecektir. Bu denli bir yarışın içerisinde yer alıyorken biz yeni nesil olarak fikirlerimizi ne kadar saçma bulursak bulalım küçümsememeli, her fikrin ardına bir ihtiyacın yatıyor olabileceğini unutmamalıyız. Dolayısıyla yeni fikirler her zaman kovalanmalı ve yeni ihtiyaçlar için yeni bir şeyler üretme azmi hiçbir zaman terk edilmemelidir.