İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar.
Söylenmiş bu güzel sözün öznel bir yargı belirttiğini söyleyerek işe başlayabiliriz. Kimisinin kafasına asla gelmeyecek olan ve tamamıyla yalanlayacak olan insanların var olduğunu da söylemeliyiz. Fakat yine de bu sözün ne anlama geldiğini sentezleyerek açıklamamız mümkün.
Herkesin sıradanlaşmış artık hayalden bile saymadığı bazı planları kafasının içerisinde döner durur. Ama ne kadar basit ve sıradan da olsa, mutlaka bir hayali vardır insanın. Örneğin okuyan bir genç, mesleğinde en iyisi olmak; başarma ihtimali düşük de olsa çığır açmak okudukça okumak ister. Ya da yine okuyan birinin hayali yalnızca, okulunu bitirip iyi bir iş bulmaktır. Okumayan birinin hayali okumak olabilir, ya da belki de tek istediği iyi bir yuva kurmaktır. Bunun gibi her insanın ufak tefek hayalleri vardır.
Birini düşünün, hayattan hiçbir keyif almıyor, hiçbir hayat gaylesi bulunmuyor. Aldığı parayı boş yerlere harcıyor, yani şöyle ev almak, mal sahibi olmak gibi bir hayali bile yok. Aile kurmak gibi bir hayali yok, okusun okumasın işiyle ilgili planları yok. Ne kadar boş değil mi? Ne kadar çabasız ve boşa harcanmış bir hayat.
İşte bir insanın hayali yoksa, yaşamı zorlaşır. Böyle insanlar zamanla içlerine kapanıp kendini dışarıdan soyutlarlar. Depresyona neden olacak bu davranış, insanın bir süre sonra kendine kötü şeyler yapmasına bile neden olabilir. Bir insan alemde, hayal ettiği müddetçe yaşama fırsatı bulur, aksi takdirde yaşaması daha doğrusu mutlu yaşaması mümkün olmayacaktır.