Kendini bilmek, insani vasıflar içerisinde en takdir edilen vasıflardan biridir. Bireyin kendini bilmesi mevcut özelliklerinin, doğrularının ve yanlışların farkında olması hayat macerasını tamamlarken atması gereken adımlardan, söylemesi gereken cümlelere kadar ona yol gösterici olacaktır. Farklı mizaç ve özelliklerle yaratılmış canlılar olduğumuz için hepimiz aynı işte aynı başarı ve performansı gösteremeyebiliriz. Kimimiz çok güzel konuşurken, kimimizde matematikte çok başarılı olabilir. Ama bu gurur kırıcı bir durum değildir.
Yani sizi hiç uçamadığı için üzülen bir aslan gördünüz mü? Ya da pençeleri olmadığı için üzülen bir kelebek? Doğada var olan tüm canlılar mevcut özelliklerinin farkında olarak yaşamlarını, özellikleriyle idame ettirmeyi başarabilirler.
Yalnız insan kendi keşif sürecinde bu konuda tökezler. Çiçero’nun ‘insana kendini bil denilmesi yalnız gururunu kırmak için değil değerini de bildirmek içindir’ sözü akla getirildiğinde birey kendi için uygun yolu seçme ve doğru adımlarla ilerleme kabiliyetini kendinde bulabilir. İnsan ömrünün yarıdan fazlası farkındalık kazanmakla geri kalan yarısı da kazanılan farkındalığa uygun bir hayat inşa etmekte geçmektedir. Erken kazanılan farkındalıklar hayat içerisinde bir mücadeleye tabii tutulan insanın çok yorulmadan kendi kabiliyetleri kapsamın da bu yolculuğu tamamlaması için altın değerinde bir bilgi olarak kabul edilir.