Daha küçücük yaşlarımızdayken öğretmenlerimiz, ders kitaplarında bulunan konularla alakalı metinler yazmamızı istemiştir. Peki nedir bunun sebebi? Nedir bize olan etkisi?
Yazmak insanın ufkunu açan, kaybolduğu yollardan onu kurtaran, içinde bulunduğu karanlıktan aydınlığa emin adımlarla çıkmasını sağlayan ve en önemlisi ister istemez sağladığı katkıyla insanı, diğer insanların karşısında erişilemeyecek bir seviyeye çıkaran eylemdir. Yazmak çok geniştir, insan kendini rahat ettiği her alanda yazabileceği gibi, duygularını kağıda da dökebilir ve içerisinde bulunan kötü düşünceleri kağıt kalem vesilesiyle yok edebilir.
Yazma alışkanlığı daha küçük yaşlardan edinilmesi gereken bir şeydir, çünkü bir insan ergenlik dönemini de tamamladıktan sonra tekrar yazmaya adapte olamaz. Kişi ya üşenir, ya gereksiz bulur, ya da onca zamanın üzerine verdiği katılıkla donup kalır ve kendini ifade etmeyi bırak, nereden başlayacağını bile bilemeden boş kağıtlara bakar durur. Sık yazan insanların da bazen ne yazacağını bilemediği olur, bununla hiç yazmayan karıştırılmamalıdır; çünkü insanın duyguları sallantıda olduğunda yazamamasına denilebilecek en ufacık bir şey olamaz.
Yazma alışkanlığı mutlaka edinilmesi gereken bir eylemdir, çünkü yazma alışkanlığı olup duygularını kağıtlara kalem aracılığıyla rahatça, korkmadan dökebilen bir insan; diğer insanlardan her zaman daha rahat ve psikolojik açıdan sağlam olacaktır. Yazma alışkanlığı olan bir insanın en büyük dostu kalem, en sadık dostu da kağıttır; kalem ve kağıt ne bir insana ihanet edebilir, ne de ona duymak istemediği şeyler söyleyebilir.