Bir konu hakkında farklı bireyler birbirlerinden farklı fikirler dile getirebilirler. Dile getirilen bu fikirler ise kimi zaman birbiri ile taban tabana zıt olabilir. Düşünce tarzları ve dünya görüşleri, fikir ve zihin yapılarının oluşumunda oldukça değerli bir role sahiptir. Düşünce ve dünya görüşlerinin bu yapısı ise kişisel farklılıklar ve doğup büyünülen kültürün özellikleri dâhilinde gerçekleşir. Elbette bireydeki zihinsel ve gelişimsel süreçler salt çevresel ya da salt içsel sebeplerden kaynaklanır diyemeyiz. Fakat yine de içsel ve dışsal sebeplerin ortaklaşa bir şekilde bireyin dünya görüşünü oluşturduğunu söylememiz mümkün.
Materyalistlere göre bireyin dünya görüşü ve alışkanlıkları, bir fikir hakkında düşünceleri temel olarak bireyin maddi durumu ve sosyoekonomik sınıfı etrafında şekillenir. İçine doğulan sosyoekonomik sınıfın temek farklılıkları insanların farklı görüşlere de sahip olmasının temel sebebi olarak gösterilir.
İdealistlere göre ise bireylerin farklı görüşlere sahip olmasının bir sebebi her bireyin kendi id’i yani kendi iç benliği etrafında bir gerçeklik oluşturması ve o gerçekliğin içerisinde yaşamasıdır. Bundan dolayı da bireylerin gerçeklik düzlemleri ile algılama biçimleri birbirinden farklıdır. Algı ve algılama biçimlerinin ise farklı düşünce oluşumlarının temelini oluşturduğu söylenebilir. Bundan dolayı insanlar aynı konu hakkında birbirlerinden tamamıyla zıt düşüncelere sahip olabilir ve çatışabilirler. Bireylerin bu gibi durumlarda objektif bir düzlemden sorunu tartışmaları gerekmektedir.