Yapay zeka programları ya da artifical intelligent olarak adlandırılan sistemler son dönemlerde oldukça ünlü olan yapılardır. Peki, insanlar yerine yapay zekaların oluşturulacaği bir döneme girmek mümkün mü? Ya da şöyle soralım: Yapay zekalar insanların tüm fonksiyonlarını yerine getirebilirler mi?
Nihayetinde düşünce, bellek, öğrenme, algı ve duygulanım süreçlerimizin nerdeyse tamamı birtakım bilişsel süreçlerimizin bir ürünü. Bilişsel sğreçlerimiz ise asla otomatik olmayan fakat zamanla tekrarlanarak otomatikleşen birtakım süreçler bütünü haline geliyor. Bir hücrenin herhangi bir anda eskisinden daha çok dopamine üretmesi, ‘’duygu durum’’ dediğimiz ve belki de robotlar karşısında en üstün özellik olarak kabul ettiğimiz niteliğimizi oluşturuyor. Ne yani? Her şey kimyasal mı?
Bilişsel psikologlara göre evet, her şey kimyasal. Daha doğrusu elektrokimyasal. Beyne gelen elektrik dalgaları ve karşılığında üretilmesi emredilen kimyasallar. Peki, bu sistemin benzerini robotlarda kurmak mümkün mü? Pek tabi. Peki ya insanın varoluş kaygıları, sancıları beynin tam olarak neresinde kalacak? Bir robot da ‘’ben kimin ve ben niçin buradayım?’’ diye düşünebilecek mi? Belki de… Emin olunan şey bunun uzun çalışma ve süreçler gerektirdiği. Çünkü hazır yapılı bir sistemi bir ürüne yerleştirmek kolaydır. Fakat bir irade ve özgür seçim kabiliyeti, yani karar verme mekanizması, işte böyle bir mekanizmayı ‘’kodlamak’’ pek kolay bir iş değil…